3 Haziran 2011 Cuma

Selçuklu Kümbetleri

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn

Anadolu'da Selçuk Türkleri'ne ait kümbetler sultanlar, emirler gibi önemli kişiler için yapılmış mezar anıtlarıdır. "Türk Çadırı" adlı bu mimari türü, Türkistan'daki Türklere ait çadır sanatından esinlenerek mimariye uygulanmıştır. İslam öncesinde değişik ölü gömme gelenekleri olmasına karşın ölü önce yıkanır, daha sonra kefen giydirilirdi. Tabuta konan ceset ilkbahar ya da sonbaharda toprağa gömülmek üzere mumyalanarak çadırlarda bekletilirdi. İşte bu gelenek, anıtsal türbe yapılarının doğmasına neden olmuştur.





Kümbetlerin gövdeleri yuvarlak veya çok köşeli, kaideleri ise kare şeklindedir. Çok köşeden kareye geçiş için kullanılan çeşitli şekillerle, üçgen veya prizmatik şekillerle süslüdür. Dış yüzeyleri, kapıları, pencereleri, saçak ve çatıları oldukça zengin geometrik ve bitkisel süslemelerle bezenmiştir.



Kümbetlerin tepe örtüsü huni veya piramit külah şeklindedir fakat, içeriden kubbe olarak görülür. Genellikle iki katlı olan kümbetlerin alt katına merdivenle inilir. Alt kat türbenin kaidesini oluşturur. Ölünün mumyalanarak toprağa gömüldüğü veya lahite konulduğu hücre biçimindeki asıl mezar odası burasıdır. Ziyaret ya da ibadet için kullanılan üst katta mihrap nişi olduğu gibi sembolik olarak bir sanduka da bulunabilir. Doğu, batı, kuzey yönünde olan gösterişli kapıya tekli ya da karşılıklı merdivenlerle ulaşılır.

Selçuklular'a ait en önemli kümbetler İran sınırları içindedir. Fakat Anadolu'da Erzurum, Ahlat, Kayseri, Sivas, Tokat, Konya, Niğde, Kırşehir ve Divriği'de de çok güzel kümbetler bulunmaktadır. Niğde'deki Hüdavent Hatun, Tokat'taki Ali Tusi, Kayseri'deki Döner Kümbet ve Sırçalı Kümbet ile Ahlat'taki Ulu Kümbet en güzel örneklerdendir.

Kümbetler, mimari ahenkleri, çadır sanatını taşa ve mermere yansıtarak geçmişe çağrışım yapmaları, kendi eksenlerinde dönüyor ve yukarı doğru süzülüyor gibi duruşlarıyla insanı etkileyen birer harikadırlar.

Döner Kümbet:




Kayseri'de bulunan Döner Kümbet'in, 1276'da ya da daha sonra yapıldığı sanılmaktadır. Kapı üzerindeki iki satırdan oluşan mermer kitabede Şah Cihan Hatun için yaptırıldığı yazılıdır. Tamamen kesme taştan yapılan türbenin tabanı kare planlı, dış yüzeyi on iki köşeli, iç kısmı ise silindir biçimindedir. Anıtsal bir çadırı andıran Döner Kümbet'in çatısı üzeri kabartmalarla süslü konik olarak inşa edilmiştir. Portal cephesi üstünde insan başlı, kanatlı iki pars figürü arasında çift başlı kartal kabartması yer alır. Portalın solunda hurma ağacının üstünde çift başlı kartal ve iki tarafında birer arslan, sağında ise hurma ağacı kabartması bulunmaktadır.

Hunat Hatun Türbesi:




Hunat Hatun Külliyesi içinde, medrese ile caminin arasına 1238 yılında eklenen türbe, I. Alaaddin Keykubat'ın eşine, II. Keyhüsrev'in annesine aittir. Türbeye, medreseye ait bir odanın merdivenlerinden geçilir. Kesme taştan, piramidal başlıklı sekizgen türbe, 6 sıra mukarnaslı mermer kaide üzerine oturtulmuştur. Gövdenin her köşesinde sivri konik başlıklı tamamen işlenmiş sütunlar yer alır. Üst kenardaki mukarnaslı saçağın altında yer alan kabartma sülüs yazılı kitabe, türbeyi bir kuşak gibi sarmaktadır. Ortada mermer sütuna dayanan 6 adet kemerli çift pencerenin cephesi düz ve süslemesizdir. Ancak, bu yüzeylerin etrafı 2 sıra geometrik motiflerden oluşan kemerli bordürlerle çevrilmiş, köşe boşlukları da sivastika motifleri ile doldurularak cephelere zenginlik kazandırılmıştır. Gerek köşe sütunlarındaki, gerekse cephelerdeki süslemeler birbirinden farklı motifleri içermektedir. Türbenin iç kısmı yarım kubbeli, 5 sıra mukarnas nişlidir. 5 köşeli mihrabın her yüzü sekizgen yıldızdan oluşan geometrik motiflerle süslenmiştir. İçerdeki üç sandukadan en büyük olanı Hunat Mahperi Hatun'a aittir.

Hüdavent Hatun Türbesi:




Niğde'de Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan türbe, Selçuklu Sultanı IV. Rükneddin Kılıçarslan'ın kızı Hüdavent Hatun adına 1312 yılında yaptırılmıştır. Türbe yaklaşık 80 santimetre yüksekliğinde sekizgen tabanlı, taban ile gövde arası bir sıra mukarnas sıralı, sekizgen gövdeli ve onaltıgen başlıklıdır.

2 taraflı, 3 basamaklı merdivenle ulaşılabilen giriş portalı, türbenin doğu cephesindedir. Kapının her iki yanında yer alan üzeri geometrik motiflerle süslü sütun ve başlığı yüksek kabartma olarak yapılmıştır. Aynı tipteki sütunlar gövdenin her köşesinde de yer alır. Üst kısımlarda sekizgen gövde dışa doğru kırıklık yaparak ikiye bölünmüş; böylece sekizgen plan onaltıgene dönüştürülmüştür. Türbede yüksek ve alçak kabartma olarak yapılmış arslan, çift başlı kartal, karışık varlıklar ve bitkisel motiflerin arasına gizlenmiş insan tasvirleri dikkati çekmektedir.

Türbedeki 4 arslan tasvirinden ikisi güneybatı cephesinde, yüksek kabartmalı, simetrik, arka ayakları üzerine oturur vaziyette; diğer ikisi ise batı cephesinde, alçak kabartmalı, birbirlerinin aksi yönde yürür durumdadır.

Çift başlı kartal kabartması türbenin batı tarafında, çatıya geçişi sağlayan tambur kısmındaki kemerli niş içine yapılmıştır. Kanat uçlarının ejder biçiminde olması tipik Selçuklu stili özelliğidir.

4 karışık varlık ise, ikisi türbenin güneybatı cephesindeki pencere kemerinin üstüne, diğer ikisi ise kuzey cephesindeki pencere üzerine birbirlerine simetrik olarak yerleştirilmiştir. Başları insan, gövdeleri ise kuş biçiminde işlenmiştir.

Bu motifler Orta Asya Şaman inançlarına göre yeraltı ve gökyüzü yolculuğunda insanlara refakat eden kuş şeklinde koruyucu yaratıklardır.