yeraltında yaşayan uygarlık türkiye erzincan
Karşılaştığınız kanuni sorunlar nelerdir?
Ne yazık ki hiçbir definecinin bu yönetmelikten haberi yok. Türkiye’de hala dedektörlerin yasal olmadığı sanılmaktadır. Oysaki Türkiye’de, gündüz mesai saati içinde, ''sit alanı, mezarlık ve askeri bölgelere'' girmemek kaydıyla define aramak serbesttir. Gece define arama yasak, kazı yapmak ise belli kurallarla yasaldır. En başta kazı yapmak için ruhsat almak gerekmektedir. Örneğin; bir kişi gündüz dedektörü ile define buldu, kazı yapacak. İlk önce ruhsat almalıdır. 18 maddenin hepsine uymak zorundadır. Diyelim ki kişi defineyi çıkardı. 17 maddede ''Define araması esnasında çıkan buluntular, bakanlıkça tayin edilen, en az üç kişilik bir heyete inceletilir'' deniyor, ''Elde edilecek buluntular, kültür ve tabiat varlığı ise müzelere, define ise Maliye ve Gümrük Bakanlıkları’na teslim edilir'' deniyor. Tabiat ve Kültür Varlığı’ndan kasıt Osmanlı döneminden önceki medeniyetlere ait eserlerdir. Define ise Osmanlı dönemine ait eserlerin bulunmasıdır. Akçe, hamidiye, Reşat gibi altın paralar çıkarsa buna define deniyor. Eğer kişi define bulursa, yüzde 50’si devlete, yüzde 40’da kazıyı yapana kalıyor. Yüzde 10’u ise arazi sahibine ödeniyor. Ama bu sadece lafta. Yıllardır devletten ödeme alamayan insanlar var. Durum böyle olunca tarihi eser kaçakçılığı ister istemez artıyor. Ruhsatsız kazı yapmak daha cazip geliyor.Kazıdan çıkan eserlerin gayri resmi olarak satıldığı bir piyasa var mı?
Ben buna yok desem,bana kimse inanmaz. Maalesef var. Bugün insanlar birbirlerine defineci olduğunu söylemeye çekinir. Neden? Toplum arasında defineciler, işi bitmiş, her şeyini kaybetmiş, ümidini toprağın altında arayan insanlar olarak bilinir. Ben yıllardır defineciliğin böyle olmadığını iddia ediyorum. Definecilik güzel yapıldığı takdirde, kazançlı bir meslektir. Bu işle uğraşıp zengin olan kişi çoktur. Ancak kimse ''Ben defineden zengin oldum'' demez. ''Ben buldum'' derse başı derde girer çünkü.Siz ne arıyorsunuz?
Bizim aradığımız defineler Osmanlı’nın son dönemlerinde. Kurtuluş Savaşı esnasında Anadolu’da yaşayan Yahudi,Rum ve Ermeni azınlıkların kaçarken sağa sola gömdükleri paralardır. Bizim asıl defineden kasdımız budur. Biz medeniyet paralarını, varlıklarını ve hazinelerini aramayız. Bunlarla uğraşmayız. Çünkü bu hem büyük maliyet hem de külfettir. 12 yıldır bu işle uğraşıyorsunuz. Ne gibi sorunlarla karşı karşıyasınız. Sorunları çözmek için bir şeyler yapıyor musunuz?
Benim yıllardır uğraştığım konu definecilerin itibarını tekrar kazandırmak. Anayasa’da bulunan defineyle ilgili kanunları biraz daha yumuşatmaktır. Definecilerin bir derneği ve odası yoktur. Bu yaz ayından sonra bu çalışmalara başlayacağız. Seminerler düzenleyeceğiz. Dergiler çıkarıp,çalışmalara başlayacağız. Bir çatı altında toplayıp eğitime başlayacağız.
Siz define buldunuz mu?
Bu bana çok sık sorulan sorulardan bir tanesi ''bulmadım'' dersem bana kimse inanmaz. Ancak ''Buldum'' da diyemiyorum.
4 MİLYON DEFİNECİ VAR
Defineciliğe hiç başlamamış, bu işten anlamayan bir kişi önce neler yapmalı? Defineciliğe nasıl başlanır?
İlk olarak yaşadığın toprakları çok iyi tanıyacaksın. Anadolu topraklarındaki medeniyetleri, hangi bölgelerde, hangi tarihler arasında yaşadıklarını, o medeniyetleri kimi nasıl yıktığını, azınlıkların Türkiye’de nasıl yaşadığını, savaş esnasında nasıl kaçtıklarını v.s. hepsini bileceksin. Kişide tarih bilgisi olacak. Ancak define bilgisi çok daha farklıdır. İşaretleri bilmek zorundayız. Güzel bir cihazımız olmalı.Avrupa’dan getirilip ülkemizde satılan cihazlar çok fazla derine inmez. Gerçi Türkiye’de yıllardır ''derine iniyor'' diye satıldı. Ama bu bilgi yanlıştır. Biz cihazlarımızı 7 yıldır Türkiye’de imal ediyoruz. Metal ve altın ayrımı yapıyorlar. Toprağın altındaki boşlukları buluyorlar, nokta tespiti yapıyorlar. Bir de Avrupa’da üretilen büyük cihazlar var. Bunların fiyatları çok fazla. Bizim ürettiğimiz cihazların en pahalı olanı 900 dolar. Gerçi dedektörler, sadece defineleri değil,toprağın altında bulunan metal türündeki her şeyi biliyor. Örneğin;biz bunları Bosna ve Afganistan’a mayın araması için gönderdik.
Bulunan eserlerde en değerlileri nelerdir?
Bu işin değer kısmında tam profesyonel değilim. Çünkü ben arkeolog veya eksper değilim. Bundan pek anlamam. Türkiye’de 4 milyon defineci var ve bunların dörde biri faal olarak çalışırlar. Ve ne yazık ki bunların pazarı var. Tonlarca altın bulacağına,mezardan bunları bul daha iyi. İşin kötü tarafı, hükümet, devlet ve polis bunu biliyor. Ama birileri bir yere kadar izin veriyor, bir yerden sonra kesiyor.Rakamlar nedir? Nasıl satılır? Ne kadara satılır?
Türkiye’deki rakamları verdiğim zaman biraz korkutucu olur.1 milyondan da satılan eser var. 1 milyon dolardan da, 10 milyon dolardan da. ''Nasıl satılır?'' konusuna örnek vermek istiyorum. Köylü bir defineci eseri çıkarır. Kesinlikle bunu müzeye götürmez. Çünkü müze değerli eseri alır ve parasını vermez. Köyde sözü geçen birine söyler ve bir şekilde pazarlayacak adamlar bulunur. Adam toprağın altından çıkacak eserin kıymetini bilmez ki. Bunun fiyat listesi yoktur. Bu,alıcı ile satıcının arasındaki diyaloğa kalmıştır.KANDIRA HAZİNE DOLU
Tarihi eser koleksiyoncuları definelere ilgi gösteriyor mu?
Evet, bu eserleri alanlar ruhsatlı koleksiyonculardır. Yalnız kendileri gelip muhatap olmazlar, aracı kullanırlar.İzmit’te kazma vurulan her yerden tarih fışkırıyor. İzmit hakkında bir bilginiz var mı?
Definecilik açısından İzmit’in önemi nedir?
İzmit,iki kez Roma’ya başkentlik yapmış, iki büyük depremle yerle bir olmuş şehirdir. İzmit’te aristokrat insanlar oturduğu için bu kent oldukça zengindi. Ayrıca deprem bölgesi olduğu için Roma döneminde iki kere sallandı ve şehir yıkıldı. Ardından Bizans geldi ve yaşadı. Son olarak Osmanlı kullandı. İzmit definecilik açısından çok zengin bir bölge. Yer altında hala gün ışığına çıkmamış yer altı şehirleri, kiliseler, binlerce lahit ve mezar toprak altında bulunmayı bekliyor. Bunlar toprak kazarken,yol ya da ev yaparken her an bulunabilir. İzmit’te tarih konusunda hiçbir çalışma yapılmamış. Çarpık kentleşmeyle gelişi güzel yerleşildiği için, belkide bugün tarih üzerinde binalar ve siteler var. O yüzden ulaşamıyorsunuz. İzmit,çok cazip bir kent.İzmit’i define açısından cazip kılan unsur nedir?
Evliya Çelebi’nin ''seyahatnamesi'' ‘ nde İzmit’in 4 bine yakın sokağı olduğunu anlatır. Bu 4 bin sokaktan 3 bin küsurunda Ermeni ve Rumlar yaşarmış. Üstelik hepsi çok varlıklı ve aristokratmış. Bir çoğu demircilikle uğraşırmış. Sakarya harbinden önce de, orada yaşayan azınlıklar bu bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlar. Bu kaçış sırasında hiçbir şey götürememişler. Ancak gelen insanlar,bırakılanları bulamadı. Peki ne oldu bu defineler? Sapanca Gölü’nün etrafından Kandıra’ya kadar, bu paralar belirli yerlere gömüldü. İşte biz bunları arıyoruz. Elimizdeki harita ve belgelerle kandıra bölgesinde çok büyük hazineler olduğunu tespit ettik.BİRİ DEFİNEYE YAKLAŞIYOR
İzmit’in defineyle ilgili olarak Türkiye içindeki yeri nedir?
Türkiye’de İzmit bir numara diyorum. Belki diğer bölgelerde İzmit’ten çok daha zengin defineler var. Ama İzmit ön planda? Neden? Bunu ilk kez açıklıyorum, İzmit bölgesinde yaşayan uygarlık vardı. Bu uygarlıklar şimdiki İsviçre ayarındaydı. Paranın kontrol edildiği, kara paranın aklandığı bir bölgeydi İzmit. Ve şu anda bu paraların hepsi toprak altında. Sapanca gölünün etrafında çok büyük defineler var. Bizim devletten istediğimiz şey şu; Kandıra ve Bölgesi’nde bildiğimiz yer altı şehirleri var. İstanbul’dan kaçırılan hazine halen kandıra ve İzmit bölgesinde. Bunu devlet bilmeli ve bize yardımcı olmalıdır.Mevki olarak bu hazineler tam olarak nerededir sizce?
Bunu söyleyemem. Ama sadece şunu söyleyeyim, Kandıra’daki bir hafriyat firması şu anda hazinenin bulunduğu alanda taş kırıyor. Yaklaşık 500 metresi kaldı. Oradaki adam bu taş kırmayı bilinçli yapıyor. Taş kıran firma hazineye yaklaşıyor.Bu hazinelerle ilgili ne yapmalı?
Böyle giderse hiçbir şey yapılamaz. Çünkü herkes birbirinden korkuyor. Benim İzmit hakkında söylediklerimi kimse söyleyemez. Çünkü korkarlar. Gerçi İzmit’te define zengini insan çok.İZMİT SİT ALANI OLMALI
İzmit hakkında ayrıntılı araştırmanız var mı?
Bölge bölge, İzmit’in altını, üstünü, her yerini araştırdım. Ama bu bilgileri insanlara veremiyoruz. Gerçi bunlar devlette de var. Bence İzmit’te, İznik gibi komple sit alanı olması gereken bir kenttir. Devlet sesini çıkarmıyor. Çünkü iskanın komple boşaltılması gerekir. Vatandaş ev yaparken temelinde tarihi eserler buluyor, müze müdürlüğü olaya el atıyor, çıkanları müzeye götürüyor. Bunun dışında herkes sessizce birbirine bakıyor. Hem de yıllardır. Benim şöyle bir duyurum var. Eğer defineyle uğraşıyorsanız bizi bulun. Biz size her türlü yardımı yaparız. İzmit’le ilgili haritalarımız da var.Nedir bu haritalar? Nasıl oluşmuştur
Azınlıklar kaçarken, parasını yanında götüremedi ve sakladı. Paraları bıraktığı yere koyduğu işareti kağıt üzerine yazıyor ve bununla kaçıyor. Daha sonra bu haritayı bir yakınına veriyor. Vatandaş buraya geldiği zaman dedesinin ya da babasının hangi köyde yaşadığını biliyor. Geliyor,araziyi buluyor,haritanın üzerinde işaretleri arazide bulursa,hazineye ulaşır. Eğer ulaşamazsa bulamaz. Rasgele bir şey bulma şansınız kesinlikle yok. Dağlarda yürürken kayaların üzerine oyulmuş ya da kabartma yapılmış işaretler bulursunuz.Tılsım, cin ve periler nedir?
Paraların korunması için tılsım uygulanır. Para konduktan sonra cinler davet edilir ve alınmaması için korurlar. İzmit’teki paralarda da tılsım var. Kazı esnasında bir şeyler görür,bir şeyler duyarsınız. Bunun için bu işten anlayan uzmanları yanınızda götürmeniz gerekir. Öyle sıradan bir hoca götürdüğünüz zaman bu işler çözülmez. Tılsımla uğraşmak ise oldukça zordur.İzmit körfezi’nin altında define var mıdır sizce?
Evet var. Körfez’de ve Sapanca Gölü’nde batıklar ve defineler var. İstanbul’da. Kandıra’nın açıklarında,Şile’de de var. Ancak deniz definesi oldukça maliyetli iştir. Deniz defineciliği benim uzmanlık alanıma girmiyor. En güzeli araziye çıkıp aramaktır.Depremin definelere etkisi olmuş mudur?
17 Ağustos depremiyle bir çok eser yukarı fırladı. Ama bir çok eser de aşağı indi. Define aramasında depremin etkileri çoktur.MEZAR SOYGUNCUSU DEĞİLİZ
Defineciliğin bir meslek olduğunu savunan Uğur Kulaç, hak ettikleri yerde olmadıkları görüşünde: ''Türkiye’de definecileri işe yaramaz olarak bilirler ama öyle değil.Çok önemli bir hizmet veriyorlar; tarihi ortaya çıkarıyorlar, tabii yağmalama olayları da olmuyor değil ama bunun da bir sebebi aslında devlet.Kültür Bakanlığı’nın 18 maddelik define arama yönetmeliğinden başka kanun yok.Buna göre define aramasında çıkan buluntular, kültür ve tabiat varlığı ise müzelere, define ise ( sikke, akçe gibi ) Maliye Bakanlığı’na veriliyor.Karşılığında’ da müzeler zaten bir şey vermiyor. Maliye Bakanlığı da genelde, 'şu anda ödeneğimiz yok,sonra gelin' diyor. Hala 1980 yılından parasını alamayan defineciler var. Durum böyle olunca da kaçak kazılar yapılıyor, devlet yerine tarihi eser kaçakçılarıyla muhatap olunuyor. Türkiye’de 5 milyon defineci olduğu sanılıyor. Bu insanları nasıl kontrol altına alırsınız? Çok büyük bir tabiat ve kültür varlığımız ya tahrip ediliyor ya da dışarıya satılıyor.”
Türkiye’deki definecilerin iki gruba ayrıldığını söylüyor Uğur Kulaç: ''Birinci grup medeniyet hazineleri ile uğraşır. Bunlar varlıklı güçlü insanlardır. Ekipleri,özel cihazları vardır. Yer altındaki mağaraları, mahzenleri tespit edip, bu tip arazileri satın alırlar ve sonra buraya fabrika kurarlar ve hazineyi çıkarırlar. İkinci sınıf defineciler de biziz. Bizim gibiler de 80-100 yıllık bir zaman içerisinde toprak altına bırakılan definelerle ilgileniriz. Kurtuluş Savaşı döneminde Anadolu’dan sürülen gayrimüslimler, kaçarken yanlarına aldıkları kıymetli eşyalarını, kaçtıkları yol boyunca, belirli yerlere sakladılar ve sakladıkları yerlere sembolik işaretler yaptılar. Bizim aradıklarımız bunlar''.
Define ararken iki yöntem var. Birincisi kayıt denilen, paraları koyan kişinin bugün hala yaşayan fertlerinde bulunan belgeler. Kullanılan ikinci yöntem ise rivayet. Burada da kayıt yok ama işaretler var.bunlar kaya üzerinde yapılan şekiller. Gerçi arkeologlar bunu kabul etmeyip saçmalık diyor ama Kulaç aksini iddia ediyor. Arazi üzerindeki kayalarda, mağaralarda yılan, haç, kartal gibi sembollerle anlatılan işaretlerle ilgili pek çok fotoğraf var elinde Kulaç’ın. Türkiye’nin her yerinde kendisine gönderilen işaretleri,işin uzmanı olan kişilere çözdürdüğünü söylüyor. ''Bu uzmanlar arkeolog mu?'' diye sorduğumuzda ise ''hayır onların ancak yüzde 1’i bu konuda uzmandır. Biz bu işaretleri işin ehli olan insanlara çözdürüyoruz ama Türk değiller. Bir tek onlar çözebiliyor, kim olduklarını söyleyemem. Basit olanlarını ben de çözebiliyorum''.
NEREDE DEFİNE ARANIR?
Medeniyetlerin beşiği olan Anadolu’nun Ege’den Karadeniz’e, Akdeniz’den Doğu’ya kadar her tarafı define açısından zengin. Özellikle İzmit ve Çorum defineciler arasında oldukça meşhur yerler olarak dikkat çekiyor. Definenin özelliği de bölgeye göre değişiyor. Kimi bölgelerde yoğunlukla heykel, kimi bölgelerde ise altın bulunuyor. En fazla define bulunan yerler arasında İzmit, Adapazarı, Düzce, Bolu, Yozgat, Çorum, Tokat, Sivas, Kayseri, Erzincan, Gümüşhane, Kars, Tekirdağ ve Edirne başta geliyor.TUZAKLI MEZARLAR
Uğur Kulaç’ın 12 yıllık definecilik geçmişi, anlattığına göre en az Indiana jones kadar gizemli maceralarla dolu. Tuzaklı mezarlardan tılsımlı hazinelere kadar pek çok ilginç hikayesi var Kulaç’ın. Belki de efsane demek doğru olur. İşte seçmeler: ''Bir keresinde bir mağaranın içine sürünerek girdik, sonra büyük oda gibi bir yere geliyorsunuz. Karşı duvardaki taşın üzerinde bir el işareti var. Buna elinizi koyduğunuzda taş geriye doğru oynadı ve bir anda odayı sular bastı, zor kaçtık. Buna su tuzağı denir. Bir de kapılar vardır, tam açarken tepeden kaya düşer. Dönen basamaklar vardır, sonra üzerine bastığınızda döner ve sizi içine alır ve akıbetinizden artık kimse haberdar olamaz.Geçmiş dönemlerde insanların paralarını sadece saklamakla kalmayıp,daha iyi korunması için tılsımladıklarını söylüyor Kulaç: ''Belirli kelimeleri belirli sayıda söyleyerek bütün cinleri oraya çağırır, bu davet sonucunda gelen cinler o parayı sahiplenirler. Bir Müslüman olarak cinlere inanırım. Tılsımla ilgili başımıza bu güne kadar çok ilginç olaylar geldi.Kimi zaman mağaradaki gaz da insanın hayal görmesine neden olur ama 'tılsım' denilen hadise de kesinlikle var. Ordu’daki bir fındık bahçesinde insanı yutacak kadar büyük bir yılan çıktı karşımıza. Sonra İzmit’te etrafımıza yüzlerce yılan sardı bir anda. Jandarma dahil herkes kaçıştı. Tavşanların saldırısına bile uğradık. Başımıza gelmeyen kalmadı. Bunlar hep hayaldir ama cinlerin parmağı vardır'
BİZİ İMF DEĞİL DEFİNE KURTARIR!
''Elimde bir çok harita ve bilgi var. Devlet boşuna IMF’ den medet ummasın. Her şeyimi ortaya koyuyorum. Gösterdiğim yerlerden büyük hazine çıkacak''.
Yüzyıllar boyunca birbirinden farklı onlarca medeniyete ev sahipliği yapan bir coğrafya… Ve, doğal olarak ardı arkası kesilmeyen define hikayeleri… Uğur Kulaç 12 senedir arayan biri. Hazine peşinde çok yer dolaşmış,çok kazı yapmış. ''Definecilik bir meslektir'' diyor. Define ararken öğrendiklerini de bir kitapta toplamış,adı ''Altının Tılsımı''… Define işine nasıl başladınız?
Tekstilciydim. Macera olsun diye başladım. Zaman geçtikçe işaretleri okumayı öğrendim. Haritalar hakkında bilgi edindim. Sonra bağlandım.
Define başka tarihi eser başka şey değil mi?
Evet. Define arkeolojik buluntu değildir. Osmanlı’nın son zamanlarında eşkıyaların halktan soyduğu ya da göçe zorlanan azınlıkların bir gün alırız umuduyla gömdükleri eşyalar ve paralardır. Kaç kişi define peşinde?
Türkiye’de üçte biri aktif, 4 milyon defineci var. Aralarında cahil ve hayal perest insanlar da var tabii. Bunlar ruhsatsız kazı yaparlar.
Ruhsatsız kazılar çok mu?
Geneli ruhsatsız. Yasaya göre bulunan hazinenin yüzde 40’ı devlet tarafından defineciye ödenir. Ama bu para ödeneksizlik bahanesiyle verilmez. Bazı definecilerin devletten 80’li yıllardan kalan alacakları var.Siz hiç kaçak kazı yaptınız mı?
Ruhsatsız kazıya çıkmadım desem kimse inanmaz.
Tuzaklar, tılsımlı defineler doğru mu?
Eşkiyalar parayı gömdükten sonra tuzaklarla güvenliğini sağlar. Kimi zaman paranın gömülü olduğu yere, cinleri hapseden tılsımlar yapılır. Üzerine basıldığında dönen merdivenler, yaslanıldığı zaman yaslananı geriye atan duvarlar gibi tuzaklar gördüm. Kimi zaman halisünasyon da görülür. Bazen korkudan kimi zaman da çalıştığınız yerden sızan gaz yüzünden....Türkiye’de gerçekten büyük defineler var mı?
Tabii. Elimde bir çok harita ve bilgi var. Boşuna IMF ‘den medet ummayın. Ben her şeyimi ortaya koyuyorum. Gösterdiğim yerlerden kesinlikle çok büyük hazine çıkacak.HARİTALARDAKİ SIR
En zengin hazineler Kandıra bölgesinde
Elden ele birtakım haritalar dolaşır. Çoğu uydurmadır. Gerçeğini tespit edip şifresini çözmek uzmanlık işidir. Haritanın nereye ait olduğunu bulmak da. Yeni çıkacak ''İşaretlerin Sırrı'' kitabında bunları anlatacağım. Türkiye’nin definecilik açısından en zengin yeri Kandıra bölgesi. En büyük hazine orada.