27 Mart 2011 Pazar

DEFİNE-DEFİNECİLİK

 

Define,definecilik,define işaretleri,define arama yolları,gizli defineleri arama,cinler büyü tılsım,define arama çubukları, ,gizemli defineleri çıkartma,define nasıl aranır hepsi burada.

Haritayı Komple Anlama

Haritayı komple anlamak için haritayı yönüne koymadan, ne aradığını anlamadan, işaretleri çözmeden haritayı komple anlayamasın.

Haritayı komple anlamanız için haritayı yönüne koyup, işaret gruplandırılmasını yapıp işaretlerin araştırılması yapılmalıdır.

Detaylara inmeden haritayı komple anlamak mümkün değildir. Her detay etraflıca incelenmesi gerekir.

Haritayı anlamada belki de en önemli kural şudur. Ne aradığınızı bilmek şarttır. Buradan hareketle haritayı anlamaya çalışabilirsiniz.

Haritayı komple anlama o kadar kolay bir iş değildir. Zaten yaptığımız işin kolay olmadığını sizde farkındasınızdır.

Her iş gibi definecilikte de zorluklar vardır. Bu zorluklar emek, para, zaman vs. bir tarafa eldeki verilerin değerlendirip anlama zorlukları çok önemlidir.

Haritayı iyi okuyamadıysanız bu konuda uzmanlaşmış arkadaşlarınızdan yardım talep edebilirsiniz veya sitemize müracaat sonucu ilgili uzman arkadaşlarımız sizlere yardımcı olabilirler.

Ne kadar harita çözerseniz o kadar tecrübe sahibi olur, haritaları kitap gibi okursunuz. Unutulmamalıdır ki harita definenin yerini gösterir veya yanıltır.

Konuya nasıl yaklaştığınız önemlidir. Aynı haritayı üç değişik define ekibine versek bunlar üç ayrı nokta kazarlar. Ancak üç değişik profesyonelce çalışan define ekibine versek hep aynı yeri kazarlara. Mantık tek olmalıdır. Olaya yaklaşma tek olmalıdır.

Haritalar konusunda kitaplar alın okuyun , kendinizi profesyonelleştirin. Araziye çıkmak defineci için en son iştir. Önce harita etüt edilmeli iyice anlaşılmalı sonra diğer konulara geçilmelidir.

Kazı yapmak definecinin en son işidir. Defineci demek iyi araştırma yapan kimse demektir. Nokta belli değilse harita o noktayı işaret etmiyorsa konuyu baştan alın tekrar inceleyin. Noktası belli olmadan rasgele kazı yapmayın. Emek, para, zaman ve başarı arzunuzu boşu boşuna risk etmeyin.

Haritanın güvenliğinden emin değilseniz hiç uğraşmayın veya sahte bir harita ise çok çabuk çözersiniz. Sahte haritalarda 4-5 tane yanıltıcı ip uçları vardır. Kısa sürede çözülür ve definenin yeri net olarak bilinir. Uzman kişiler hariç olmak üzere haritalar hemen çözülemez.

Gerçek haritaların çözümü daha zor ve definenin yeri tam net değildir. Defineyi yine oradaki mevcut iz ve işaretlerden yola çıkarak bulacaksınız.

Haritanın komple okunması tamamen mantık ve profesyonelce çalışma sonucu olur. Haritayı etüt ettikten sonra kendiniz çizin. Haritayı çizemiyorsanız haritayı komple anlamamışsınız demektir. Size yardım şart olur


Haritayı Yönüne Koyma
 

Haritayı Yönüne Koyma

Defineciler bilirler. Haritalarla çalışılmasında en önemli şey haritaları yönüne koymaktır. Haritayı yönüne koyunca doğa (çevre) biliniyorsa gerisi ancak biraz adrenalin yükselmesiyle sonuçlanır.

Haritalarda mevcut ana işaretler (dağ, tepe, ırmak, kaya, mağara vs.) haritayı yönüne koymada size yardımcı olunacaktır. Haritayı doğru yönüne koymazsanız hedefiniz yanlış bir yer olacaktır.

Haritalarda önemli konulardan biriside güneşin doğudan doğuşu ve batıdan batışıdır. Bu konu haritanın genelinde görülebilir. Bir veya birkaç iz ve işaretle bu anlaşılamaz. Olaya üç boyutlu bir resme bakmak gibi bir şeydir.

Haritalarda güneş, rüzgar ve su akış yönü çok önemlidir. Açılarla harita yönüne konmazsa bütün emeğin boşa gideceği unutulmamalıdır.

Haritayı yönüne koyduktan sonra detay, iz ve işaretlerle haritanın tam olarak yönüne girip girmediği test edilmelidir.

Haritayı yönüne koyamıyorsanız hiç boşa uğraşmayın mutlaka yanlış yerde kazı yapacaksınız demektir.

Haritalarda mevcut akarsu ve çeşme işaretleri büyük önem taşır. Bir diğer husus ise çeşmelerin eğime göre ön tarafı aşağı doğru baktığının unutulmaması gerektiğidir. Kaynak ve çeşmelere (pınarlara) önem vererek definecinin beyninde şimşeklerin çakmasını sağlar.

Eski dönemlerde pınar, kaynak gibi su kenarları temel veriler kabul edilirdi. Yapacağınız kazı bölgesinde bu gibi yerlere dikkat etmekte fayda vardır.

Pınar, su kaynağı, çeşme vs. kurumuş veya yer değiştirmiş olabilir. Konuyu etraflıca incelemekte fayda vardır.

Haritadaki akarsular dağdan aşağı veya yüksekten aşağı gelir. İşaretlerin bol olduğu bölge akarsuyun oraya ulaştığının göstergesidir. Bu bize haritayı araziye yerine koymada önemli ipuçları verir.

Unutulmaması gereken diğer bir nokta gömü yapılırken su ihtiyacının nereden giderildiğidir. Mutlaka yakın bölgede bir su kaynağı olması gerekir.

Mevcut mağara, taş, mezar gibi belli yerler haritanın yönüne konduğunun testi için önemlidir.

Mezarların veya mezarlıkların bakış açıları dine göre değiştiğinden hangi dine mensup olduğunun öğrenilmesinden sonra ilgili yöne bakarak harita doğa üzerinde yerine konulabilir.

Haritadaki şelale, pınar, akarsu, mağara, mezar gerçek anlamları ile konulmamış olabilir. Konuyu bütünlük içerisinde değerlendirin.

Haritadaki anlatılmak isteneni iyi anlarsınız haritayı yönüne koymak çocuğun suyla oynaması gibi basit, sade ve zevkli bir iştir.

Haritalar 100 puanlık bilmece sorusuna benzer. Ne kadar çok alıştırma yapılırsa hata payı o kadar az olur.[1]
Horoz ve Hardalla Define Bulma
 
define haritası

Horoz ve Hardalla Define Bulma

Horozla define bulmak için

Yeri belli olmayan bir definenin yerini tespit etmek için aşağıda yazılı ayet-i kerimeleri temiz bir kağıda yazıp baliğ olmadık bakire bir kızın elbisesinden bir parçaya sarıp çatal ibikli bir horozun kanadına iplikle bağlayarak bir Pazar günü Güneş tam zevalde iken definenin melhuz olduğu bir yere bırakılırsa horoz definenin üzerine gidip ayakları ile kazmaya ve gagası ile definenin üzerini eşmeye başlar. Bu ameliyle defineden BAŞKA sihir ve benzeri şeyleri de bulup çıkarmakta kullanılır.

وَإِنَّهُ لَتَنزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ. نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ. عَلَى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنذِرِينَ. بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُّبِينٍ. وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ. أَوَلَمْ يَكُن لَّهُمْ آيَةً أَن يَعْلَمَهُ عُلَمَاء بَنِي إِسْرَائِيلَ. وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَى بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ. فَقَرَأَهُ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ.
Ve innehü letenzilü rabbil alemine. Nezele bihir ruhul eminü. Ala kalbike litekune minel münzerine. BİR lisani arabiyyin mübinin. Ve innehu le fi zübaril evveline. Eve lem yekun ayeten en yalemehu ulemau beni israile. Velev nezzelnahü ala ba’zil a’cemine fe kara hu aleyhim ma kanu bihi mü’minine.

Hardalla define yeri bulmak için

Bir avuç hardal alınır üzerine 100 kere aşağıda yazılı ayet-i kerime okunur.

وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Ve indehu mefatihül gaybi la ya’lemuha illa huu, ve ya’lemu ma fil berri vel bahri ve ma teskutu min verekatin illa ya’lemuha vela habbetin fi zulumatil ardi ve la ratbin ve la yabisin illa fi kitabin mübin

Her ayetin sonundaki (mübin) kelime si 102 defa tekrar edilir. Okuma tamamlandıktan sonra hardallar define umulan yere serpilir. Ertesi sabah hardallar nerede toplanmış  ise orası kazılır.
[1]

Kaynaklar

[1] Gizli İlimler, c.8., s.137-144.


İşaret Nasıl Çözülür?

Antik dönem toplumlarda sık sık yapılan savaşlar, ani baskınlar, çete ve eşkıya soygunlarına karşı insanlar ellindeki muhtelif değerleri korumak amacıyla saklama ihtiyacı duymuşlardır, hatta günümüz insanların kısmen uyguladıkları alışkanlıklardır. Gömü işleri ve düzenekler genelde taş ustaları, sert cisimlere şekil vermekte usta insanlar (heykel tıraşlar) tarafından yaptırılırdı.

Bir gömüye neden işaretleme düzeneğine ihtiyaç duyuldu? Bu sorunun cevabındaki genel mantık şöyledir. Gömü başta güvenlik nedeni ile yapılırdı, gömen insan ihtiyaç duyduğu an gelip kolay bulacak, kolay kazacak ve gömü yerini kendisinde başka kimseler bilmeyecek, kendisi almadan ölürse gömüyü neslinde dininde ırkında biri gelip bulsun alsın gibi mantığı yatmaktadır. Gömerken saklarken bile emniyet tedbirleri söz konusudur.


Define ve Jeofizik

Tarımsal etkinliğe ve doğa Afetlere uğramamış üst tabakaların üzerinde binlerce yıl geçse dahi insanın orijinal tabakalara bıraktıkları iler kaybolmaz.  Ancak bu durum tepe eteklerinde ve yoğun bitki örtüsüne sahip alanlar için ilk bakışlarda insan izlerini bulmak mümkün olmayabilir, bu sorunu jeofizik yöntemlerle sonuç alınabilir.

Bir röntgen çekilişini andıran planlı çalışma ile sonuca erken gidilir.  Bu nedenle araştırmaya tabi tutulan alanın değişik yönlerden resimlenmesi,alan içinde en ufak bir ayrıntının gözde kaçırılmaması,toprak katmanları hakkında bilgi edinmek için 50X50 Cm genişliğinde 50-100 Cm derinliğinde KLAVUZ SONDAJ çalışması alan hakkında net bilgiler verecektir.

İster yüzey isterse kılavuz sondajlardan elde edilen bilgiler birer sözlük ve kılavuz niteliğini taşır.  Sözlük anlaşılır olmadıkça da hakkıyla kılavuzluk yapmayacağı kesindir.

Kılavuz sondajların yanları 90 derece dik olmasına itina gösterilmelidir.  Kılavuz sondajlar bir Girit plan (plan kare) kazı sisteminde çapraz atlama şeklinde olmalıdır.  Şöyle ki; kazı alanımızı 100 metre kareye indirdik.  Bu alana 2x2 metre Aralıkla 50X50 cm şeklinde kareler oluşturup, bu oluşan kareleri in alana göre çaprazlama şeklinde olacaktır.  Her açılan kılavuz sondajda elde edilen bilgiler kaydedilecektir.  Böylece hem yüzeysel hem de kılavuzlardan elde edilen bilgiler birleştirilip değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Kılavuz sondaj sistemi insandan alınan kan örneğine benzer tüm vücut hakkında bilgi verir.

Araştırma alanı zemini ana kaya ise, elimize 2 kilogramlık balyoz alıp, anakayaya vurup yankılarını dinlemeliyiz.

Önemli nokta alanımız içinde birbirine yaslatılmış iri kayalar olabilir, bu kayalar üzerinde yoğunlukla çalışmalıyız.  Bu tür kayaların iriliği gözümüzü korkutmasın, bunlar insan gücü ile değil hayvan gücü ile taşınıp giriş kapatılmış olabilir.

Bu itibarla, defineci, dikkatli, itinalı bilimsel metodlar içinde ön araştırmasını tamamlamalıdır.  Aynen bir röntgenci gibi, araştırma alanını röntgenleyecek, elde ettiği verileri bir laboratuar yöntemi ile tahlil edecektir.  En ufak bir ayrıntı birçok zaman başarısızlığa neden verebilir.[1]
 

Karun'un Hazinesi
 




Karun'un Hazinesi

Uşak ili'nin 25 km batısında, Uşak-İzmir Devlet Karayolu üzerinde yer alan Güre köyü'nün kuzeyindeki Hermos (Gediz) Nehri'nîn suladığı dar ovanın yakınlarında Lidya ve Greko-Pers(IVI.Ö. 6. yy.) tümülüsleri bulunmaktadır.

1965 yılında bu alandaki soygunlar, TOPTEPE Tümülüsü'nün kaçak kazısıyla başlamıştır. Kaçak kazıları gerçekleştirenlerin ifadesine göre;mezar odasına girildiğinde, yerdeki bir gümüş testi ile çok sayıda mermer alabastron tavandan düşen bir hatıl nedeniyle tahrip olmasına karşın, hazinenin büyük bölümü ölünün yatırıldığı kline üzerinde bir tutam saç ve toz haline gelmiş kemiklerle birlikte bulunmuştur.

Bu odada bulunan;
1. İnsan kulplu gümüş oinochoe,
2. Sfenksi! ve altın başlı tutamaktı kepçe,
3. Tamamı altın, sallanınca ses veren makara,
4. Altından yapılmış içleri boş, iğneli altın küpe,
5. Aynı tip ancak daha küçük boyutta iğneli küpe
6. Sallamalı, altından yapılmış kanatlı at şeklinde broş,
7. Meşe palamutu sallamalı altın ve renkli taştan yapılma kolye,
8. Akik ve taştan yapılmış geometrik şekilli kolye,
9. Mavi renkli camdan yapılmış uçları, aplike aslan başı şeklinde bir çift bilezik,
10. Uçları taş boncuklu püskül şeklinde altın gerdanlık, kaçakçılar tarafından alınmıştır.
Toptepe Tiimiilüs buluntuları aracılar yardımıyla, eski eser kaçakçılığıyla örgütlü bir biçimde uğraşan alıcılara satılmıştır.

1966 yılında Gure'de ikinci bir soygun yaşanmıştır. Güre Köyii'nün yakınında yer alan, yörede ikizce olarak adlandırılan İHİZTEPE Tümülüsü'nün batı yamacımla düzgün bir mermer blok, bir köylü taralından bulunur. Bu ipucunu değerlendiren ve bir yıl önceki soygunu bilen kaçakçılar Ikiztepe'de kaçak kazıya başlarlar. Bir türlü mezar odasına ulaşamayan kaçak kazı ekibi yeni katılanlarla, sonunda yeri bulunan mezar odasının tavanım barutla patlatarak içeri girmiştir. Ancak bir süre sonra paylaşımda haksızlığa uğradığını düşünen bîr kişi durumu jandarmaya ihbar etmiştir.

Güvenlik makamlarınca sürdürülen operasyonlarda bazı eserler ele geçirilmişse de, jandarmaya ateş açarak kaçmayı başaran kaçakçı, elindeki eserlerin tümünü, Toptepe Tümülüs buluntularını satın alan aynı kişiye ulaştırmayı başarmıştır.

Operasyonlarda yakalanan kişiler çeşitli cezalara çarptırılırlar. Ama olaylar yatıştıktan sonra Ikiztepe'de Gürelilerce yapılan kaçak kazı sonucunda ikinci mezar odasına da ulaşılır. Ancak, mezar hiçbir buluntuyu içermemektedir. Kaçakçılar eserlerin, kline içinde olabileceğini düşünerek hırsa kapılmış ve klineyi parçalamışlardır. Bu klinenin bir parçası bir köy evinin duvarında yapı elemanı olarak görülebilir.

| yılında ise, aynı yöredeki bir başka tümülüs - Aktepe l'in mezar odası, avlanmakta olan köylülerce bulunmuştur. Tumülüste bulunan kırmızı, mavi, siyah ve yeşil renkteki duvar resimleri, bezemeli kline ayakları keskilerle parçalanarak satılmak üzere İzmir'e gönderilmiştir. Mezar odasının arka duvarı da, dana sonra üzerine sahte resimler yapılarak parçalanmış ve antikacılara satılmıştır. Sahte duvar resimlerinin satıldığının duyulması üzerine Aktepe l Tümülüsü'nün dromosuna ulaşılarak mezar odasının giriş kapısının iki yanında yer alan boyalı ve volütlü parçalar yerinden çıkarılmaya çalışılır. Bunlardan biri 1987 yılına kadar bir kaçakçı taralından saklanmış, diğeri ise kırıldığından yerinde bırakılmıştır.

Uşak ve çevresindeki tümülüslerin soyulmasından sonra esenler, İzmir'de oturan tüccar Ali Bayırlar ile İstanbul Kapahçarşı'da bulunan antikacılar Alaaddin Günler, Mehmet Müzeci, Rasim Gördü tarafından uluslararası eser ticareti ile uğraşan John Klejman'a satılmıştır. Lidya eserleri Transturk Nakliye Şirketi sahibi Nizamettin Telliağaoğlu'nca pazarlanmak üzere Münih, Basel ve Zürih üzerinden flmenika Binleşik Oevletleri'ne gb'ndenilmistir.

1870 yılında Metropolitan Museum ol Ant'a çoğu gümüş olan bin grup eser geldiğine ilişkin haberler basında yer almıştın. Boston Müzesi'nden Emily Vermeule, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne 5 Şubat 1970 tarihinde bir mektup göndererek bu eserlerle ilgili bilgilen vermiştin. O tarihte Eski Esenlen ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı olan Burhan Tezcan, Metropolitan Müzesi Müdürü'nden bin meslektaş olarak basında yer alan haberlere konu olan eserler hakkında bilgi ye fotoğraf istemişse de, herhangi bin yanıt alamamıştın. Tünk Hükümeti'nin müze aleyhine açtığı davada bu mektup "zaman aşımı" gerekçesine dayanak olarak aleyhle delil gösterilmiş ancak sonuç alınamamıştın.

Bu sırada, çeşitli ülkelerin müzecilikle ilgili yetkililerinin davet edildiği bir program çerçevesinde ABD'ni ziyaret eden Burhan Tezcan, Metropolitan Müzesi yetkilisi Dieîrich uon Bothmer'le, tüm engellemelere kansın görüşme olanağını sağlamış, ama yine de bin sonuç elde edememiştir.

yılında Washington Büyükelçiliğimiz aracılığıyla ABD Dışişleri Bakanlığı nezrimde yapılan girişimde, ülkelerine kaçak olarak getirilen eserlerin gümrük kayıtlarının araştırılması" için yandım talep edilmiştin.

1984 yılında Metropolitan Müzesi'nce yeni bin sergi hazırlığı dolayısıyla "A Greek and Roman Treasuny" adlı bir katalog yayınlanmıştın. Yayın Sayın Özgen Acar tarafından T.C. Kültün Bakanlığı'na iletilmiştin.

Bu katalogda, Uşak ve çevresindeki tiimülüslerde kaçak kazılar sonucu bulunan ve yurtdışına kaçırılan Lidya Eserleri'nin bin kısmının yen aldığı görülmüştür. Kaçakçılık olayları sırasında ele geçirilen buluntularla, katalogdaki esenlenin benzerliğini ve bu esenlenin ülkemize ait olduğunu belirten bin mektup, 10 Haziran 1386 tarihinde MET Müdürü'ne gönderilmiştir.

24 Haziran 1986 {tarihinde Charles Koczka (ABD Gümrük İdaresi'ne bağlı olarak New York'ta çalışan ve görevi eski eser kaçakçılığı ile mücadele olan özel gümrük ajanı) Türk Hükümeti'nin 1973 yılında yaptığı başvuru ile ilgili olarak Başkonsolosluğunuzla temas kurmuştur. Lidya Eserleri'nin Türkiye'den çalınarak yasa dışı yollarla ABD'ne ithal edildiği inancını taşıdığını ve iadeleri için bize yardımcı olmayı kararlaştırdığını ifade ederek, eserlerin ABD'ne girişine dair bazı belgeleri Kültür Bakanlığımıza sağlamıştır.

Metropolitan Müzesi'nce ?üdya Eserleri'nin alındığı dönemde müzenin yönetiminde görev yapmış ve "Connoisseur" adlı sanat dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürüten Thomas Hoving'le birlikte çalışan Melik Kaylan, 21 Şubat 1967 tarihli J.J.Klejman tarafından Dr.Von Bothmer adına düzenlenmiş iki adet faturayı, 28 Mart 1967 tarihli "Doğu Yunan Hazinesi'ne tahsis edilen fonlar"a ilişkin Von Bothmer imzalı memorandumu ye Müze Satınalma Komitesi'nin 7 Kasım 1968 tarihli toplantı tutanağını özel olarak temin etmiş ve T.C. Kültür Bakanlığı'na ulaştırmıştır.

10 Haziran 1986 tarihinde MET'e gönderilen mektubun olumsuz yanıtlanması ve Charles Koczka ile Melik Kaylan tarafından sağlanan belgelerin varlığı eserlerin geri alınabilmesini ancak bir dava aracılığı ile mümkün olabileceğini göstermiştir. Bu nedenle, Koczka ve Kaylan'ın bugünkü başarıya katkıları büyüktür.

36 Mayıs 1987 tarihinde Türk Hükümeti'ni temsil eden Botein, Hays and Sklar isimli hukuk firmasında görevli avukatlarımız Harry l. Rand ve Lavvrence M. Kaye aracılığıyla Metropolitan Museum of Art aleyhine New York Federal Mahkemesi'nde dava açılmıştır.

Dava dilekçesinde, Lidya Eserleri'nin ülkemize ait olduğu, kaçak kazılarla bulunarak kaçırıldığı ve ABD'ne ilk kez 1966-1967 yıllarında girdiğini kanıtlayıcı bilgi ve belgeler yer almıştır.

1966 ve 1967 yıllarında ABD'ne ithal edilen eserlere ait 6 adet gümrük giriş formu ve ekinde yer alan bazı Türk firmalarına ait faturalar kaçakçılığın yapıldığı yıllarda yakalanan sanıkların ifadelerinde yer alan kişilerin adlarını doğrulamıştır.
Gümrük giriş formlarından, bu eserlerin Münih, Basel ve Zürih üzerinden ABD'ne geldiği ve J.J. Klejman adlı antikacı tarafından satın alındığı anlaşılmıştır. J.J. Klejman'ın adı 1984 yılında yayınlanan katalogda da anılmaktadır.

Metropolitan Müzesi'nin 7 Kasım 1968 tarihli tutanağında ise satın alınmasına karar verilen eserler arasında "Greek and Roman Art" başlığı altında 96 parça eserden Doğu Yunan kökenli olarak söz edilmekte ve İ.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısına ait bu eserlerin 1966 ve 1967 yıllarında alınan "Doğu Yunan Hazinesi" gibi Orta Anadolu'nun aynı bölgesinden geldiğinin ifade edildiği belirtilmiştir. Bu eserler Metropolitan'ın 1984 katalogunda 28 Mart 1967 tarihli Müze Memorandumumda belirtilen eserlerin envanter numaralarıyla aynen yer almıştır.

Metropolitan Müzesi'nin kaçak eserleri edinişine ilişkin bu uerilef, uşak ue çevresindeki kazılardan dolayı yakalanan sanıkların mahkeme tutanaklarıyla desteklenmiştir.

Bu form ve faturaların tek başlarına hukuken esaslı bir kanıt değeri taşımaya yeterli olmadıkları, nefti sadece bir karine oluşturabilecekleri düşünül düğünden, MET'e gelmiş eserlerin sayıları ve nitelikleri itibarıyla ülkemizden kaçak çıkarılmış eserlerle aynı olduklarının kanıtlanması önem taşımaktaydı.

Bu bağlantıları açıklayabilecek veriler kaçak kazılar sırasında yakalanan sanıkların ifadeleri ve mahkeme tutanaklarındaydı.
Ayrıca, bu eserlerin devlet mülkü olduğunu belirten ye bunların yurtdışına ihracını yasaklayan ilgili yasalarımız ve hükümleri, açılan davada eserlerin mülkiyetini ve yasadışı ithal edildiğini kanıtlayıcı bir diğer nokta olmuştur.

Temmuz 1990'da hukuksal savaşımızda ülkemiz açısından büyük önem taşıyan ara karar New York Federal Mahkemesi'nce açıklanmıştır. Bu karar, MET'in "Bu eserlerin yeri konusunda, Türkiye'nin yeterli gayreti göstermediği ve bu nedenle davanın zaman aşımına uğramış olduğu" iddiasını reddetme yönünde olmuştur. Karar uyarınca MET depoları Bakanlığımızca seçilen bilim heyetine açılmış ve dava konusu Lidya Eserleri teşhis edilmiştir.

Müze depolarında gerçekleştirilen çalışmalar 1960'lı yıllarda kaçakçıların buldukları eserlerin tanımını içeren ifadelerle o yıllarda Burhan Tezcan tarafından yapılan kurtarma kazıları ile kaçakçılardan müsadere edilen eserlerin aynılığı bir kez daha hukuksal çerçevede kanıtlara dayanılmasını sağlamıştır.

MET depolarında belirlenen duvar resimlerinin, kline parçalarının ve iki mermer sfenksin, mezar odaları belirlenen Uşak ve Manisa, Kırkağaç, Harta tümülüslerinden parçalanıp sökülerek kaçırıldığı, ülkemizde kalan parçalarla sağladıkları uyum nedeniyle çok açık bir biçimde kanıtlanmıştır.

Tüm bu gelişmelerden sonra, davanın ilerleyen safhalarında Metropolitan Müzesi avukatları, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nü arayarak konunun dava dışında karşılıklı görüşmelerle çözümü önerilerini iletmişlerdir.
Yaklaşık bir yıl önce başlayan bu görüşmelerde teklifler değerlendirilmiş, lidya Eserleri'nin MET'de kalması karşılığında mali destek verilmesi, az sayıda eseri Türkiye'ye vererek, eserler üzerinde ortak mülkiyet kurulması gibi çözümleri içeren öneriler
Reddedilmiştir.

Ekim 1993'te, 60'lı yıllarda kaçak kazılarla edinilen 363 eserin ülkemize iadesi sağlanmıştır. Böyle bir anlaşmanın temeli bilimsel etiğe dayandırılmış ve "Metropolitan Museum of Art"ın kaçak eserlerin ait oldukları topraklara geri verilmesi ilkesini mutlaka hukuksal bir davaya dayanmaksızın işletmesi Türkiye'nin eski eser kaçakçılığı ile uluslararası platformda verdiği mücadelenin ZAFERİ olmuştur.

"KÜLTÜR VARLIKLARI YERİNDE GÜZELDİR"


Kazı Ana İlkeleri
 

Kazı Ana İlkeleri

  1. Kazı alanı mümkün olduğunca geniş tutmak
  2. Kazıyı uygun aletlerle yapmak (kepçe gibi makinelerle yapmamak)
  3. Yanları dik olmalı (90 derece dik olmalı)
  4. Çıkan toprağın nereye atılacağı önceden belirlenmeli
  5. Çıkan toprak enkazı kazı alanında en az 2 metre ileride tutulması.
  6. Kazıdan önce ve sonra alan resimlenmeli,
  7. Kazı öncesi kazı alanı, 5x5 cm kalınlığında 40 cm uzunluğunda kazıklar çakılmalı ve bu kazıklara ip bağlanarak kazı alanı bir çerçeve içine alınmalıdır.
  8. Bir miktar toprak kazıldıktan sonra zemin temizlenmelidir, çünkü bu katman insanoğlu tarafında oluşturduğundan, gömüyü yapanın bıraktığu herhangi bir iz sizi sonuca götürebilir.
Bu anlattıklarımız yasal izin alınmış bir kazı varsayarak anlatmış olduk, yasal olmayan kazı yapmaktan kaçınınız. Bizden uyarılması, hayırlı olsun.
 

Kazı Tekniği

Kazı öncesi yapılması gereken önemli işler, kazının amacı, kazı için uygulanacak yöntem ve ayrıntılı bir program hazırlanması başarının temel ilkesidir.
Kazıya; yasal, parasal ve işgücü şeklindeki sorunlar çözümlenmeden başlanmamalıdır.
Kazı yapılacak alanın toprak ve jeolojik yapısı kazı yapan için bir kaynak halindedir, bu kaynak yazılı bir metin nasıl okunuyorsa öyle okunmalıdır.  Çünkü toprak yapısını katmanlarını okumak bu bilgiler tarihsel bilgi niteliğindedir, toprak katmanları iyice okunmazsa kazıda başarı sağlanmayacak kadar ciddi bir konudur.  Kazıyı yapacak insanın toprak yapısını çok iyi okuyabilecek bir tecrübeye sahip olması gerekir,böyle bir tecrübesi yoksa mutlaka uzman birinde yardım almalıdır.
Kazı işi, kendi başına bir bilim dalıdır.  Bu nedenle amaç, ve yöntemleri vardır.
1- Kazılacak alan tabakası çok iyi belirlenmeli ve bulunan tüm özelliklere programa dahil edilmek üzere kayıt altına alınmalıdır.  Üzerinde belli bir zaman geçmiş yüzey,açılmış çukur ve benzeri gibi tabakalar insanoğlunun müdahalesi sonucunda oluştuklarında farklılık içerecektir.  İnsan tarafından oluşturulan katmanlar üzerinde ne kadar zaman geçerse geçsin orijinal tabakaya göre yumuşak, yine orijinal tabaka bitki örtüsüne göre farklı bir bitki örtüsüne sahiptir. İnsan tarafında oluşturulan katman üzerinde yetişen otlar ana tabakaya göre uzun boylu ve kökleri kalın olur.  Bu imceliği ancak bu konuda uzmanlaşmış biri tarafında fark edilebilir.  Aradığınız şeyler insan tarafında oluşturulan katman içinde olur aranacak katmanda bu katmandır.  bu nedenle katmanlar itina ile incelenmelidir. Bu yöntem kazı biliminin ana öğesidir.
2- İnsanoğlunun müdahalesi sonucunda oluşan tabaka içinde insan oğlunun izleri vardır. rengi yapısı orijinal katmana göre farklılık taşır.  Bu nedenle ana katmanla uğraşıp zaman ve maliyet kaybına neden olmamak yararınıza olacaktır.
3- Tabaka katmanları aşağıdaki gibi izlenmelidir.
A)- Zamanla en üste kendiliğinde oluşan katman
B)- Kamufle katmanı
C)- Sertleştirilmiş, çamur,kil kum yada taş gibi katman
D)- Çukur duvarları
E)- Orijinal katman (ana katman)

 

Kimler Nasıl Gömdü?

Gömüler bilerek, zorunlu ya da sel, deprem vb. tabii afetler sonucu yeraltında kalanlar olmak üzere düşünülmelidir.

Dini Gömüler

Eski uygarlıkların kilise veya benzeri tapınak yöneticilerinin zenginlikleri bilinir. Kiliseler belli dönemlerde Osmanlı topraklarındaki her tür bilgiyi kayıt altına almakta idiler. Halkın zenginliği-fakirliği, toprak sahipleri, ekilen-biçilen mahsul ve miktarları onlar için önemli idi. Osmanlı merkezi idareleriyle metropoliten ve bağlı birimleri arasındaki bütün bölgelerin irtibat ve münasebetleri gibi daha pek çok durum kilise kayıtları altında bulunmaktaydı. Kiliselerin içinde çoğunlukla var olan gizli bölmeler, papazların hem giriş çıkış noktaları ve hem de bu yerler saklama mekânı olarak kullanılmakta idi. Dolayısıyla ani saldırı ve işgaller esnasında bu tür belge ve paralar kaçırmaya fırsat bulunamadan çoğu zaman bulundukları yerlerde bırakılmışlardır. Kilise gömüleri içinde çoğu zaman ele geçen İncil ve haçlar, kilise cemaatinin bağışları olan paralar, papazların şahsi birikimleri, kiliseye yapılan devlet ve vakıf yardımları vb. gibi saklantılar olabilmektedir. Özellikle yukarıda bahsettiğimiz doküman vb. Kayılı bilgiler daha ziyade papazların evlerinde ve gizli tünellerinde olabilmektedir.

Ermeni Gömüleri

Osmanlının son dönemlerinde ve Kurtuluş savaşı esnasında Ermeni, Yunan ve Rumların kaçarken ya da tehcir esnasında bırakmak zorunda oldukları para ve kıymetli eşyalardır. Çok az ve işaret yerine nirengilerle kayıtlı olan Rum terekelerine mukabil Ermeni gömüleri, çok büyük olasılıkla paranın yakınlarına ustaca bırakılan işaretlerle bilinirler. Gerçekten dünyada en iyi saklama metotlarına sahip olan milletlerden birisidir Ermeniler. Genellikle bir gömünün çevresine birden fazla ve -çok rastlanan şekliyle- en az üç adet işaret bırakırlar.

Savaş Gömüleri

Avrupa, Asya ve Afrika üçgeni üzerinde tarihin her döneminde stratejik özellikleri bulunan Anadolu toprakları, sayılamayacak pek çok cazibesi sebebiyle birçok kavmin ilgi odağı olmuştur. Üzerinden asırlarca pek çok ordunun geçtiği bu topraklarda aynı zamanda pek çok savaşlar yapılmış, sayısını bilemediğimiz uygarlıklar kurulmuştur.
Savaşların yapıldığı bir coğrafyada elbette ki soygunlar ve gasplar en doğal olan şeylerdir. Bir köyden, kasabadan, şehirden işgal gücü olarak geçen orduların askerleri yaptıkları talan ve soygunlardan elde ettikleri ganimetleri gidecekleri ileri merhalelerde yanlarında taşıma imkânına sahip olamayabiliyorlardı. Çıktıkları savaş yolculuğundan geri dönerken almak üzere muhariplerin belli noktalara yaptıkları gömüler Anadolu'muzun pek çok yerinde mevcuttur.
Bu tür gömüler soygunların yapıldığı yerleşim bölgelerinin hemen en yakınındaki uygun arazi şartları içine saklananlardır. Savaşçı, elde ettiği ganimeti önündeki uzun yolculuğunda beraberinde taşıyamayacağı için gömme ihtiyacı duymuştur. Bunun için de ya yerleşim bölgesinde uygun bir noktaya, ya da yerleşimi terk eder etmez en yakın bir münasip yere gömüsünü yapacaktır.

Şahıs gömüleri

Antik dönemlerde Bankalar yoktu. Bu nedenle insanlar ellerindeki paralarını küp, kese, veya benzeri şeyler işinde muhafaza ederlerdi. Burada muhafaza edilen paralar o insanın sermayesidir, harcayacak, fazla kazancını ilave edecektir. O zaman bu insan elindeki sermayesini götürüp bir arazide muhafaza etmez. yaşadığı mekan içinde ya duvar yada tabana gizli bir bölme yaparak saklayacaktır. Yerleşim alanlarından buna dikkat etmek gerekir. Dağda ve arazide şahıs gömüsü aramak akıl ve mantık işi değildir.

Eşkiya Gömüleri

Yaşantı olan mağara içleri ve çevresi, Su kaynakları çevresinde gibi alanları kullanmışlardır. Defineci arasında dolaşan eşkiyalar hakkında bu güne kadar sonuca ulaşanı görülmemiştir.[1]

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Define Arama Yönetmeliği

AMAÇ

Madde 1- Bu yönetmeliğin amacı; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda belirtilen yerler dışında define aramalarında uyulacak esasları belirtmektedir.

KAPSAM

Madde 2- Bu yönetmelik, define arama ruhsatının verilmesine, define arayıcısından istenecek belgelere, aramanın nasıl yapılacağına ve çıkan definenin arayıcıya tanınacak haklara ilişkin hükümleri kapsar.

DAYANAK

Madde 3- Bu yönetmelik 2863 sayılı kanun’un 6 ve 50’inci maddeleri ile medeni ile medeni kanun’un 696 ve 697’inci maddeleri uyarınca hazırlanmıştır.

KISALTMALAR

Madde 4- Bu yönetmelikte geçen ''Bakanlık'' Kültür ve Turizm Bakanlığını ''Müze'' Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlı müzeleri ifade eder.

MÜRACAAT

Madde 5- Define aramak isteyenler, arayacakları yerin bağlı bulunduğu mülki amire bir dilekçe ile müracaat ederler.

Madde 6- Dilekçede arama maksadı açıkça belirtilir ve define aranacak yerin il, ilçe, bucak, köy, mahalle, sokak, ev numarası bildirilir. Ayrıca bu yerin ekili, dikili, meskun, gayri meskun, tapulu ve tapusuz olup olmadığını ve kime ait bulunduğu açıklanır.

Madde 7- Müracaat dilekçesine;

a) Define aranacak yer sahanın yetkili teknik elemana çizdirilmiş il bayındırlık tasdikli 1/500 ölçekli tavsiye münhanili haritası ve krokisi

b) Krokisi çıkarılamayacak ev ve bunun gibi yerler ise ada, parsel ve çap numarasını belirten vaziyet planı

c) Uzaktan ve yakından olmak üzere çeşitli yönlerden çekilmiş net fotoğrafları

d) Define aranacak yer sahipli ise gerçek kişilerden noterden tasdikli muvafakatname tüzel kişilerden ve yetkili organlarında muvafakat yazısı eklenir.

Madde 8- Define aranacak yer 100 metre kareyi geçemez. Bu yer verilecek fotoğraflarla harita veya kroki üzerinde işaretlenir.

Madde 9- Mülki Amir define aranacak yerin 2863 sayılı kanun’un 6. maddesinde belirtilen yerler ile tespit ve tescil edilen sit alanları ve mezarlıklar içinde olup olmadığını define aramasında sakınca bulunup bulunmadığını en yakın Müze Müdürlüğüne tespit ettirir.

Madde 10- Müze Müdürlüğümce müracaat uygun bulunduğu takdirde define arama ruhsatı verilir. Ruhsatname 1 yıl sürelidir. Define araması aralıksız en çok 1 ay devam eder. Hava muhalefeti veya tabi afetlerden dolayı bu içerisinde bitirilemezse bir defaya mahsus olmak üzere Mülki Amirce en çok 1 ay uzatılabilir.

Madde 11- Define araması define arayacak yere en yakın müzeden görevlendirilecek ihtisas elemanı başkanlığında Maliye ve Gümrük ve İç İşleri Bakanlığının birer temsilcisi gözetiminde yapılır.

Madde 12- Define aranacak yeri incelemeye gidecek Müze İhtisas elemanı ile aramada bulunacak ihtisas elemanı Maliye ve Gümrük ve İç İşleri Bakanlıkları temsilcilerini yol masrafı birinci derecede devlet memuru harcırahı üzerinden yevmiyeleri define arayıcısı tarafından ödenir. Bu yevmiyeler günlük zorunlu giderleri karşılayamadığı takdirde aradaki fark yevmiyelerin yüzde 50’sini geçmeyecek şartıyla define arayıcısı tarafından ödenir.

Madde 13- Define aramasından doğacak zarar ziyan ve kazı yapılan yerin eski haline getirilmesiyle ilgili masraflar define arayıcısına aittir. Bu masrafların tahmini tutarı ilgili müze müdürlüğünce tespit edilir.

Madde 14- Define arama yerini incelemeye gidecek müze ihtisas elemanının harcırahı önceden 12 ve 13.’üncü maddelerde yazılı diğer harcamalar ise arama başlamadan önce arayıcı tarafından bir devlet bankasına Müze Müdürlüğü adına yatırılır. Müze Müdürü aramadan önce görevlilere avans öder. Hizmetin yerine getirilmesinden sonra görevlilerin verecekleri hak ediş belgelerine göre kesin hesap yapılır artan paralar arayıcıya iade edilir.

Madde 15- Çalışmalar görevliler ile arayıcının imzasını taşıyan tutanaklarla günü gününe tespit edilir. Bu tutanaklar ve arama sonunda tanzim edilecek nihai tutanak bakanlığa gönderilir.

Madde 16- Define aranmasının mevzuat hükümlerine göre ilgililerce durdurulması halinde hiçbir hak zarar ve ziyan talebinde bulunamaz.

Madde 17- Define aramasında çıkan buluntular bakanlıkça tayin edilecek en az 3 kişilik bir uzman heyetine inceletilir. Elde edilecek buluntular Kültür ve tabiat varlığı ise müzelere define ise Maliye Gümrük Bakanlığına teslim edilir.

Madde 18- Bulunan Definenin Maliye v Gümrük Bakanlığınca geçer akçe olarak değeri tespit edilir. Define hazineye ait arazide bulunmuşsa yüzde 50’si arayıcıya özel veya tüzel kişilere ait arazide bulunmuşsa yüzde 40’ı arayıcıya yüzde 10 ise mülk sahibine verilir.

Elimizdeki tarihi eserleri ne yapmalıyız?
Elinizdeki tarihi eserleri müzelere teslim etmelisiniz. Buna karşılık müze size oluşturacağı komisyonun belirleyeceği fiyatı verir. Veya firmamızın sahibi Uğur beyin koleksiyonerlik belgesi mevcuttur. Bu eserleri kendisinin görmesini sağlayarak değerlendire bilirsiniz.