Cinler Define'yi Korur mu? |
Cinler Define'yi Korur mu?Kurân-ı Kerîm'de cinlerle ilgili çeşitli bilgiler verilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) sahih hadislerinde de cinlerle ilgili az da olsa bilgi vardır. Hadislerde ki bilgi Kurân-ı Kerîm ayetlerindeki bilgidir, daha fazla açıklama içermez. Ancak bazı uydurmayı seven kimseler cinlerle ilgili yüzlerce sayfaya varan kitaplar yazıyorlar. Bu kitapların içindeki bilgilerin Kurân-ı Kerîm'e uyan kısmı doğrudur, geriye kalan kısmı uydurmadır.Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış birkaç kitapta da cinlerle ilgili bir takım yazılar vardır. Önce Kurân-ı Kerîm'de cinlerle ilgili bilgileri inceledikten sonra define konusunda cinlerle ilgili ortaya atılan konuları açıklayalım. Aşağıdaki ayetlerin verdikleri bilgilerin dışında cinler hakkında hikayeler uyduranlara itibar etmeyiniz. Önce doğru bilgiler: Aşağıda Kuran ayetleri vardır. Ayetlerin önündeki ilk rakam ayetin bulunduğu surenin numarasıdır, ikinci rakam da ayetin numarasıdır. Allah cinleri kendisine ibadet etsinler diye yarattı: Euzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim : Taşlanmış Şeytan'dan Allah'a sığınırım. Rahman Ve Rahim Allah'ın Adıyla. 51/56 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yarattım. 51/57 Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem. 51/58 Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır. Allah cinleri, insanlardan önce ve ateşten yarattı: 55/14 O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır. 55/15 Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır. 15/26 Andolsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık. 15/27 Cinleri de, daha önce dumansız ateşten yarattık. Cinler doğruyu bilmezler ve yalan uydururlar, çoğu yanlış yoldadır, bir kısmı doğru yolu buldu, cinlerden yardım isteyen insanlar azgınlardır ve yanlış yoldadırlar 72/1 De ki: "Cinlerden bir topluluğun (Kurân-ı) dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kurân dinledik." 72/2 "Doğru yola iletiyor, ona inandık; Artık biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız." 72/3 "Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir." 72/4 "Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu." 72/5 "Doğrusu insanlar ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık." 72/6 "Gerçekten, birtakım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı." 72/7 "Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi zanda bulunmuşlardı" 72/8 "Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle doldurulmuş bulduk." 72/9 "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş buluyor." 72/10 "Yeryüzünde olanlara kötülük mü murat edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz." 72/11 "Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık." 72/12 "Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık." 72/13 "Şüphesiz, doğruluk rehberini dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz." 72/14 "İçimizde, (Allah'a) teslim olanlar da, yoldan sapanlar da vardır. (Allah'a) teslim olanlar, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır." 6/128 (Allah) hepsini toplayacağı gün, "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız." der, insanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan faydalandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık." derler. "Cehennem, Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır." der. Doğrusu Rabbin hakimdir, bilendir Kurân-ı dinleyen cinler doğrunun farkına vardı, öbür cinler Allah'ın muradının önüne geçemez. 46/29 Kurân-ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: "Susun." dediler. (Kurân) okunması bitince, uyarıcı olarak kavimlerine döndüler. 46/30 Şöyle dediler: "Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir Kitap dinledik." 46/31 "Ey milletimiz! Allah'a çağırana uyun ve O'na inanın da (Allah) sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı azaptan korusun." 46/32 Allah'a çağırana uymayan kimse bilsin ki, (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakamaz; onların O'ndan başka velileri de bulunmaz; işte onlar apaçık sapıklıktadırlar. Cinler de doğru yola çağrıldılar, ama bu doğru yola uymayıp kafir oldular. 6/130 "Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bu günle karşılaşmanızdan sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Kendi hakkımızda şahidiz." derler. Dünya hayatı onları aldattı da kafir olduklarına, kendi aleyhlerinde şahitlik ettiler. Cinlerle uğraşan ve onlara inananlar, cinlerden medet umanlar zalimlerdir. 34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır." 34/40 (Allah) bir gün onların hepsini diriltip toplar, sonra meleklere: "Bunlar mı size tapıyordu?" der. 34/41 Melekler: "Haşa, Seni tespih ederiz, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler. 34/42 Zalimlere: "Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize fayda ve ne de zarar verebilirsiniz." deriz. Allah cinleri yarattı ve kendine yakın da tutmadı, kendi işine ortak ta etmedi. 6/100 Cinleri -O yaratmışken- kafirler (Allah'a) ortak koştular. Körü körüne O'na oğullar ve kızlar uydurdular. Haşa O onların vasıflandırmalarından münezzehtir ve yücedir. 26/210 Onu (Kurân-ı) şeytanlar indirmemiştir. 26/211 Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez. 26/212 Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır. 26/213 O halde sakın Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarma, yoksa azap göreceklerden olursun. Şeytan cinlerdendir, hem Allah'ın hem de insanların düşmanıdır. Şeytan'dan ve onun soyu olan cinlerden dost olmaz. Tek dost Allah'tır. Allah cinleri hiçbir işte kendine yardımcı edinmedi. 18/50 Meleklere: "Adem'e secde edin." demiştik. İblisten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey İnsanoğulları! Siz beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir! 18/51 Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim. 18/52 O gün (Allah): "Bana ortak olduklarını iddia ettiklerinize seslenin." der. Onları çağırırlar, fakat hiçbirisi onların çağrılarına gelmez. Aralarına bir cehennem deresi koyarız. 36/60 Ey Ademoğulları! Ben size, "Şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır" demedim mi? 36/61 Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi? 35/6 Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır. Cinler Hz. Süleyman için köle gibi çalıştılar, çalışmayana ceza verildi. Cinler gaybı bilmez. 34/12 Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam estiğinde bir aylık mesafeden gelen rüzgarı buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık. 34/13 Süleyman için, o ne dilerse, mabetler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır. 34/14 Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt onun ölümünü cinlere fark ettirdi. O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı alçak düşüren bir azap içinde kalmazlardı. Kurân-ı Kerîm'de bir- ikisi müstesna cinlerle ilgili ayetlerin tamamı bunlardır. Peygamberimizin önemli hadis kitaplarında bulunan cin ile ilgili hadislerinin sayısı çok az olup bir kaç tanedir ve yukarıdaki ayetlerden daha değişik bir bilgi içermezler. Ama cinlerle ilgili uydurulan şeyler çoktur. Define arayanlar arasında cinlerle ilgili söylentiler vardır. Define konusunda yazılmış kitaplarda cin konusuna da yer verilmiştir. Define ile ilgili yazılmış bir kitapta cinlerle ilgili bir takım yazılara ve şöyle anlatımlara rastladık :
Yüce Allah Kurân-ı Kerîm'de kendini "Hayrürrazikin" "Rızık verenlerin en hayırlısı" olarak tanımlamıştır: 34/39 De ki: "Doğrusu Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını hem genişletir ve hem de ona daraltıp bir ölçüye göre verir; sarf ettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar, çünkü O rızk verenlerin en hayırlısıdır." Rızkı ve rızkın bir çeşidi olan "defineyi" de Allah'tan istemek gerekir. Bu arada define bulmak için cinlerden medet umanları da doğru yola davet ediyoruz. Cinlerle uğraşmaktan vaz geçsinler. "Şeytan da cinlerdendir." İnsanlar, Allah taraftarı veya Şeytan taraftarı diye ikiye ayrılır. Allah taraftarı olalım ve Yüce Allah'ın Fatiha suresinde bize söylettirdiği: "İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in" = "Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz" vazifesini yerine getirelim. Cinlerden yardım istemek yanlıştır. Definenin yerini cinler söylemez. Yüce Allah dilerse bir sebep yaratır ve sizi oraya götürür. Define ararken cinlerden korkulmaz, tek korkulacak varlık Allah'tır. O Kurân-ı Kerîm'de Ben'den korkun dedi. Yüce Allah dilemezse de kimsenin başına bir musibet gelmez. Ancak korkunun önüne geçilemezse, Yüce Allah, bu durumda kullarının kendisine sığınmalarını emretmiştir. Kurân-ı Kerîm'in son iki suresinde Yüce Allah bize şöyle söylettiriyor: 113/Felak Suresi BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM 113/1 De ki: "Sığınırım ben tan yerini ağartan Rabbe, 113/2 Yarattıkların şerrinden, 113/3 Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, 113/4 Düğümlere nefes eden (üfürükçülerin) şerrinden, 113/5 Haset ettiği zaman hasedçilerin şerrinden," 114/Nas Suresi BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM 114/1 De ki: "Sığınırım insanların Rabbine, 114/2 İnsanların hükümranına, 114/3 İnsanların Tanrısına, 114/4 O sinsi vesvesecinin şerrinden. 114/5 İnsanların kalplerine vesvese (kuruntu, kuşku) sokan, 114/6 (Bu vesveseciler) İnsanlardan ve cinlerdendir." |
Define Arama İzniKanunlar herkese açıktır Herkes gerekli izin alarak define aramaya başlayabilir…Kazılacak bölgenin gerekli araştırmasını yaptıktan sonra kazılacağına karar verilirse yapılacak ilk işin en yakın müze müdürlüğü ve mülki amirliğine müracaat ederek izin alınmasıdır. En doğru yol budur. Kaçak kazı yapmaktan kaçınınız.... Defineciler arasında yaygın bir görüş vardır. “Bulduğum defineye devlet el koyar hakkımı vermez”. Bu çok yanlış bir kanıdır bulunan her türlü definen takdir komisyonlarınca incelenerek değeri biçildikten sonra ilgili bakanlığa ödeneği ayrılıp bloke edilen ödenekten definecinin hakkı verilir. En güzel alıcılar müzelerdir. Konuya diğer yönden yaklaşan kaçak yapılan bir kazıda elde edilen define (altın, gümüş, heykel veya arkeolojik değeri olan varlıklar) Serbest piyasada kaçak olarak alınıp satıldığını herkes bilir. Bunun gerçek değerini ilk elden bulan şahsa ödenmediğini, kaçak olduğu için yakalanma riskinin çok yüksek olduğu sürekli ihbar edildiği bilinmektedir. (İhbar edene varlığın değeri üzerinden %7,5 verilir) Arama yapmak ve kazıda bulunmak için en yakın müze müdürlüğü ve mülki amirden müracaat sonucu izin alınmalıdır. İlgili müdürlükler yapılan müracaatları çok çabuk değerlendirip ekip oluşturmaktadırlar. Müracaat bir dilekçe ve ekinde aşağıdaki belgelerle müze müdürlüğüne yapılmaktadır. Define arayacak kimse bölgesini tespit edip gerekli ön çalışmaları yaptıktan sonra bir dilekçe ile en yakın mülki amire ve bir dilekçe ile müracaat edebilir. Define aranacak bölge önce iyice araştırılmalıdır. Söz konusu bölgenin eski uygarlıklardan günümüze evreleri incelenip sonra bölgesel tespite geçilmelidir. Hedef önce gözle, sonra makine ile test edildikten sonra kazı yapılmasına gerek duyulursa, yasal müracaatta bulunulmalıdır. Define arama yasal bir iştir. 2863 Sayılı Kanuna atfen define arama yönetmeliği çıkarılmıştır. (R-6 –27 OCAK 1984 Sayı- 18294) Define aranacak bölgenin ön çalışmasından sonra dilekçe verilir. Bu dilekçede aşağıdaki durumlar açıkça belirtiler. Define aranacak bölge 100 m2’yi geçemez. Bu bölge dilekçe ekinde verilecek kroki harita, fotoğraf üzerinde işaretlenecektir.[1] Define Arama SistemleriYer altında bulunan işlenmiş yada işlenmemiş metalleri bulmada kullanılan elektronik yada elektronik olmayan sistemleri tek tek inceleyelim.Elektronik CihazlarDedektör SistemleriDedektör sistemleri, gaz,sıvı ve katı halde bulunan maddeleri özelliklerine göre diğer metallerden ayırabilen elektronik sistemlerdir. Bu sistemler kullanılacak işe ve alana göre ayrı ayrı tasarlanır. Mayın bulmak için tasarlanmış bir dedektörle altın yada gümüş gibi metalleri bulmanız imkansızdır.O zaman definecinin kullanacağı dedektör geniş amaçlı bir tasarım olması gerekmektedir, Altın, Gümüş, Bronz, Bakır, Demir gibi madenlerin yanında boşluk kemik gibi ve hatta bu metallerin oksit gazını da tespit etmeli ve derinden algılamalıdır.Bu tür cihaz yer altında gelen ve bulmak istediğimiz metalin manyetik frekansını yakalama okuma ve cinsine göre ayırım yapabilecek şekilde tasarlanmalıdır.Dedektörlerin önemli unsurlarından biride "toprak ayarı" dır bu yara arama başlığının dolaştığı yerde değeri olmayan metallere yada küp parçaları içinde bulunan metal parçalarına ait zayıf frekansları es geçme olayıdır. toprak ayarı denilen sistem yoksa kullanıcı durmadan sinyal alacak ve başarısız kalacaktır. Dedektör tasarımının yanı sıra kullanıcının deneyim ve bilgi sahibi olması şarttır, Dedektör sistemi yer altına sinyal gönderemez, arama başlığı yeryüzüne yayılan yaklaşık 10 Cm yüksekliğindeki Metallerin yaydığı manyetik frekanslarını yakalar. Siz arama başlığını 10 cm den yüksek tutarsanız dedektörün yayılan frekansı yakalama şansı ortadan kalkar. Kullanımla ilgili önemli konulardan biride sıcaklıktır. Gün sıcaklığı 15 ile 25 derecelik ısı arasında iken arama yapılmalıdır. Definecilik, masraflı bir hobidir bu nedenle araştırma yapmadan önce çok güzel hesaplamalar yapılmalıdır. Unutmayın ki dedektör defineyi bulmaz, sizin bulduğunuzu teyit eder, hedef noktayı test eder. Bunun içinde büyük masraflara katlanmanızı tavsiye etmiyoruz. Bulmada, size tarih bilgileriniz yardımcı olacaktır. Alan Tarama SistemleriBu sistemler daha geniş çaplı alanı taramakta ve nokta tespitini kademeli olarak yapmaktadır. Dedektör sistemlerinden daha avantajlı olarak görülmektedir, dijital ekran ve metallere göre ayırma özelliğine sahiptir, uygun tasarımlı olanları alıp kullanmanızı tavsiye ederiz, y alırken kalite ve garanti belgesinin olmasında dikkat etmek gerekir.Kamera SistemiDefinecilikte kullanılacak en ideal sistemdir. Bir video kamere yapısında olup, iki adet yardımcı antenle çalışan, kapalı alandaki görüntüyü ve sesi çok derinlerden algılayan, kaydeden daha sonra bilgisayar ortamında görüntüler hakkında değerlendirme yapma imkanı olan bir sistemdir.Çubuk SistemleriMuhtelif metallerden imal edilmiş, elde çalışan elektronik olmayan, görünüşte basit olan bir sistemdir. Bu sistemin avantajı kadarda dezavantajı vardır. bir çok sorunları olan bir sistemdir, Çünkü toprak içinden binlerce çeşit mineraller var bunları yakalama yorumlama ve ayrıma gibi bir özellikleri bulunmamaktadır. Başka dezavantajı; güneş patlaması, kutup bölgeleri; atmosferik olaylar, yüksek gerilim hatları, uydu araçlarından gönderilen (TV ve Cep Telefonları Gibi) bir çok sinyaller bu sistemin sağlıklı çalışmasını büyük ölçüde etkilemektedir.[1]Define Keşfi İçin |