31 Mayıs 2011 Salı

kırklareli isminin efsanesi

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn

KIRKLARELı TAşTABYA ıÇıNDE EFSANE BıR ıSıM NığDELı ETHEM ONBAşI

Kırklareli, EFSANE bir yerdir. Bunu birçok defa yazdığımızı, nedenini anlattığımızı hatırlıyorum. Bir defa daha söylemek gerekirse Kırklareli, Türkler buraya gelmezden önce de burası Hıristiyanlar için kutsaldı. Kutsanmış yerdi. Bizanslılar zamanında Saranda Ekklesia, Osmanlılar zamanında KIRKKıLıSE, Cumhuriyet zamanında ise KIRKLARELı olmuştur. KIRKLAR ıslami mitolojide (Efsanede) önemli bir olaydır.
“KIRKLAR HADıSESı” müslümanların hayatında bazı şeylerin adeti, geleneği olmuştur. Olay Hz. Muhammet zamanında günümüze gelmektedir.
“Niğdeli Ethem Onbaşı” Taştabya içinde, Kırklareli tarihinde bir Efsane’dir. 1912 Balkan Savaşında geçmiş müstesna bir Kahramanlık Olayı’dır. Kolordu bozulup birlikler dağıldığı zaman Taştabya’da dört asker kalmıştır. Tabyayı bu dört asker savunmaktadır. Dört askerin komutanı da Niğdeli Ethem Onbaşı’dır. 250 kişilik bir Bulgar kuvveti tabyayı kuşatmış, teslim almaya çalışmaktadır. Niğdeli Ethem Onbaşı dört askeri ile bu 250 kişilik kuvvete karşı koymakta, tabyayı düşmana teslim etmemek için olağanüstü bir kahramanlık göstermektedirler. Ancak uzun çatışma sonunda Niğdeli Ethem Onbaşının askerleri birer birer şehit olurlar. Ethem Onbaşı da bir süre daha dayanır ve o da tabya içersinde düşman kurşunlarına hedef olur. Artık Niğdeli Ethem Onbaşının askerlerinin silahları susmuştur. Bunun üzerine Bulgar askerlerinin komutanı içeri girer ve üç Türk askerlerinin öldüğünü, Ethem Onbaşı’nında can çekişmekte olduğunu görür.
Tüfeğine sarılmış, başında fesi yana kaymış, uzun boylu, zeytuniye yakın tunç yüzlü, karayağız, çocuk denecek çağda olan bu yaralı Türk askerinin boğazından ğöğüsüne kan sızdırmaktadır. Bunun üzerine Bulgar komutan yanındakilere Ethem Onbaşının yaralarının temizlenmesini, sarılmasını emreder. Ancak bu sıra gözlerini açan Ethem Onbaşı ortalığı bulanık görmesine rağmen başucundaki askerlerin yabancı olduğunu görür ve gözlerini kapatır. Bu sıra Bulgar komutan su isteyip istemediğini sorar, matrasından Ethem Onbaşı’ya su vermeye çalışır. Ancak Ethem Onbaşı suyu hemen almaz, kendisine su vermek isteyenin kim olduğunu öğrenmeye çalışır ve “Siz kimsiniz” diye sorar. “Bulgarız” yanıtını alınca Ethem Onbaşı birden irkilir, kendisine uzatılan su matrasını elinin tersiyle iter
“-Yaramı düşmana sardıtmam... diye mırıldanır, gözlerini kapatır. Fakat biraz sonra kendiliğinden “Su” diye sayıklar ve Bulgar subay matrayı tekrar kendisine uzattığında zihni az önce yaşanan olayı çağrıştırır ve matrayı tekrar geri iterek
“-Bizim suyumuz değil, istemem” der ve gözlerini bir daha açmamak üzere kapatır. ÖLMÜşTÜR.
Düşman komutan bu kahraman Türk askerini tanımak ister ve koynunda kana bulanmış künyesini çıkartarak okutur. Künyede “1309 (1892) doğumlu NığDELı HASAN OğLU ETHEM” olduğunu öğrenir ve “Demek ki 20 yaşında” diye söylenir.
Aradan yıllar geçer ve 1944 yılında Kırklareli kökenli Hüseyin adında bir öğretmen folklor araştırması yaparken yolu Niğde’ye düşmüştür. Niğde de kunduracılık yapan Hasan adında bir tanıdığı vardır. Ancak kunduracı Hasan çoktan ölmüştür. Onun dul eşi şöhret Hanım ile görüşür ve kendisinden 1912 yılında Kırklareli’nde, Balkan Savaşı’nda şehit düşen Niğdeli Ethem Onbaşı’ya ait şu Ağıt Türkü’yü dinler
Bir mektup salsaydım KIRKKıLıSE (Kırklareli) önüne
Varsa değse ETHEM’imin eline.
Ayrılığın acısını bilseydim,
Sarılırdım zülüflerinin teline.
Azrail geldi kapımıza dikildi,
Nice yiğit şehit oldu döküldü,
Garip anaların boynu büküldü,
ETHEM’imin şanı geldi toprağına, ıl’ine..
Aradan yine yıllar geçtikten sonra biz Balkan Savaşı araştırmalarını yaparken yolumuz Kırklareli’nde görev yapan Konyalı bir Subayla Taştabya’ya düştü. “Burada niye Niğdeli Ethem Onbaşı’nın kahramanlığını hatırlatacak birşey yok” diye düşünerek, hik�yeyi Tümen Komutanı Tümgeneral Hasan Varımlı’ya anlattık. Bir süre sonra Taştabya’ya Niğdeli Ethem Onbaşı’nın kahramanlığını sembolize eden mütevazi bir anıt yapıldı. Taştabya askerler tarafından terk edildikten sonra bu anıtçık şimdi yerinde duruyor mu, durmuyor mu bilmiyorum.
nazifkaracam@gazetetrakya.com