18 Mayıs 2011 Çarşamba

TRAK MEZAR TAŞLARI

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn
 
DikilitaşlarDikilitaşlar, bazen toprak üstü yükseklikleri 4 metreyi geçen büyük taşlardır. Bunlar tek ya da gruplar halinde olabilecekleri gibi, bazen dolmenlerin, bazen de mezar tepelerinin çevresine yerleştirilmişlerdir. Yerel olarak bunların "şehit mezarları" olduklarına inanıldıklarından, günümüzde çoğu kez İslam mezarlıklarının içinde kalmış ve diğer mezar taşları ile karışmışlardır. Dikilitaşlar üzerinde halen ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır, ancak bunların, hiç değilse bazılarının belirli doğrultular üzerinde diziler oluşturduğu anlaşılmaktadır

Menhirler, Trakya bölgesinin yanı sıra Fransa'da ve İngiltere'de bulunmaktadır. Bunlar 10-12 metre yüksekliğinde dev taşlardır. Menhirlerin çoğunun mezar taşı olduğu ispatlanmıştır. Büyüklükleri sebebiyle de, sanki canlıymışlar gibi halk masallarına konu olmuşlardır. İlgili efsanelerde menhirler; doğarlar, büyürler, dans ederler ve ağlarlar. Bazı menhirler tarihi bir hatırayı sonsuzlaştırırlar. Menhirler, toprak sınırını belirtmek için de kullanılmış olabilirler. Menhirlerin dikilme sebeplerine en uygun açıklama ise, bunların ilkel idoller yani dini semboller olduklarıdır. Genel olarak yalnız duran menhirler, bazen bir çizgi üstünde dizilmiş de olabilirler. Daire şeklinde dizilmiş olanlar, belki dini anıtlar veya kurban sunaklarıydı. Cromlech (Kromlek) denilen bu dizilerin yönleri yıldızlara göre olduğu için, güneş tapınağı da olabilirler.(Istranca Dağları Mayadağ-Dupnisa Mağarası arasında) Dolmenler'in içinde bazı kil eşyalar bulunmuştur. Fakat, çoğu soyulmuş olan bu mezar odalarında, neolitik çağı aydınlatabilecek çok az eşya kalmıştır. Buna karşılık dolmenlerin çoğunun üstünde, geometrik ve sembolik figürler kazılıdır

Megalitler başlıca iki grupta toplanabilir:Dayanak gerektirmeden ayakta duran taşlar; bunlar yalnızken "Menhir" , bir doğru üzerinde dizilir veya daire şeklinde sıralanırsa "Cromlech" (Kromlek) adını alırlar.

Paralel düzenlenmiş bir döşemeyi taşıyan taşlardan meydana getirilen odalar ki; bunlara da "Dolmen" denir. Dolmen'ler, birer mezar odalarıdır. Bu mezar odalarının üstü toprakla örtülürse, ortaya çıkan tepeciklere Tümülüs Höyük adı verilir. Dolmenler, basit dolmen, örtülü koridor, kubbeli dolmen adını alan türlerde olur

DolmenDolmenler (Anıt Mezar-Kapaklıkayalar)

Trakya' daki tarihöncesi anıtların arasında en görsel ve ilginç olanları kuşkusuz levha halindeki iri taş bloklardan yapılan megalitik anıtlardır. Trakya' da geçitli mezarlar-dolmenler ve dikilitaşlar menhirler olmak üzere iki tür megalitik anıt vardır. Avrasya'nın çeşitli yerlerinde ilginç bir dağılımı olan bu tür anıtların tarihlendirilmesi ve birbirleri ile olan ilişkileri çok tartışmalıdır. Megalitik anıtlar Trakya'nın kuzeyinde, Edirne-Kırklareli'nin Istranca dağlık bölgesinde görülür. Dolmen olarak tanımlanan ve yerel olarak "kapaklıkaya" olarak adlandırılan anıtlar dik olarak konan büyük taş blokların üstlerinin aynı tür taş kapatılması ile oluşur; bunların bir arka, bir orta oda ile ön giriş kısmı vardır. Odaların önünü kapatan taşta da "ruh deliği" olarak tanımlanan değirmi bir açıklık vardır. Bugün çoğu açıkta olan bu anıtların etrafında bir çevre duvarları ve çoğunun da üzerinde, taşlardan oluşan bir tepeciğin olduğu bilinmektedir. Mezar olarak kullanılan anıtlar MÖ 12. yüzyılda yapılmaya başlanmış, bazıları ikinci kullanım ile 7. yüzyıla kadar gelmiştir. Megalitler ile birlikte bulunan çanak çömlek, ip baskı ya da oluk bezemeli, koyu renkli kaplardır. Bunlarla birlikte, az da olsa maden alet ve takılar da bulunmaktadır

Dolmenler çeşitli şekiller gösterirler: Basit Dolmen :Ayakta duran iki veya birkaç taşın üstünde, yatık durumdaki büyük bir taştan oluşur. Bu ilkel dolmen, bazen bir tümülüs ile örtülüdür. Kubbeli Dolmen : Bu tip dolmende, harçsız taşlarla örtülmüş ve kilit taşıyla kapanmış bir kubbe görülür. Yunanistan'da "Tolos" denilen bu tür inşaata, Fransa ve İrlanda'da bugün dahi çoban kulübeleri arasında rastlanmaktadır. Örtülü Koridor : Son çağ dolmenlerinin hepsi bu türdedir. Bütün anıt, üstü örtülü bir geçitten ibarettir. Bunun bazı kısımları delikli bir taşla ayrılır ve bazılarında rölyeflere rastlanır (Rölyef, kabartma olup, heykel sanatının bir çeşididir. Bir figürün çıkıntıları, derin bir şekilde zemine bağlı olarak çıkarılmışsa "yüksek rölyef", eğer çıkıntılar hafif bir biçimde belirtilmişse "alçak rölyef" adını alır).

TÜMÜLÜSLER VE MEZAR TEPELERİ

Trakya'nın en görsel anıtları tümülüslerdir. Trakya'nın tek düze doğal yapısını süsleyen ve ona bir hareketlilik getiren tümülüslerin tam bir envanteri çıkartılmamıştır. Genel olarak mezarın üzerine yapılan her türlü yükselti tümülüs olarak adlandırılsa da, yapıldıkları döneme, tepenin ve mezar odasının biçimine, niteliğine, ölünün gömülüş şekline göre mezar tepelerinin değişen geniş bir çeşitlenmesi vardır.

Mezarın yerini bir tepe ile belirleme geleneğinin bilinen ilk örnekleri Avrasya steplerinde, MÖ 4. bin yılın başlarına aittir; kurgan olarak da adlandırılan bu mezar tepelerinin altında, ölü basit bir çukur ya da ahşap bir odaya yerleştirilmiştir. Bu geleneğin, steplerden gelen etki ile, Trakya'ya ilk olarak MÖ 3. bin yıl içinde girdiği bilinmektedir. Trakya'nın Tunç çağ mezar tepeleri, daha sonraki dönemlerin tümülüslerine göre daha basık ve yayvan, çoğu kez de 2-3 m yüksekliğindeki tepeciklerdir; ancak Bulgaristan' da ender olarak yüksekliği 7 metreyi bulanlar da vardır. Tepelerin dolgu­lanm toprak değil taş oluşturduğundan, bunlan "Taşlıtepe" olarak tanımlamaktayız. Bu tür mezar tepelerinde ölü, tepenin altındaki bir çukura, ve çoğu kez uzun olarak yatırılarak gömülmüştür. Tepenin değişik kesimlerinde münferit mezarlara da rastlanır. Taşlıtepeler tek olabilecekleri gibi, bazen tümülüs mezarlığı gibi, sayıları 30'u bulan topluluklar da oluşturabilir.

İlk Demir çağ' dan itibaren mezar tepeleri daha sivri ve konik bir biçim almış, dolgularında taş ile birlikte killi toprak da kullanılmıştır. Demir Çağı'nın ilk kısmına tarihlenen mezar tepelerinde gene ayrı bir mezar odası yoktur; ölü toprağa açılmış ve ahşap ile kaplanmış bir odanın içine yatırılmıştır. Orta Demir Çağı'ndan itibaren mezar odası ya da taş lahidi olan gerçek tümülüsler görülmeye başlar. Bu tür tümülüsler için genellikle uzaktan görülebilen sırt ve yamaçlar tercih edilmiştir İkili ya da üçlü tümülüsler yaygın olmakla birlikte, tümülüs mezarlığı şeklinde sayıları dokuz ile otuzaltı arasında değişen gruplara da rastlanmaktadır. toplu tümülüs mezarlıklarının, daha eski bir kutsal alanın üzerinde yer aldığı görülmektedir.

Tümülüsün tanımı ve işlevi:

Bu bölümdeki bilgiler ağırlıklı olarak Doç.Dr. Engin Beksaç'a ait olup "Traklar ve Vize" isimli makalesinden alınmıştır.

Trak tarihinde önemli bir yeri olan Vize çevresine dağılmış çok sayıdaki arkeolojik eser arasında özellikle, Vize ovasına yayılmış çok sayıdaki tümülüs dikkat çekicidir. Bunların bir kısmı 1936-39 yılları arasında Atatürk tarafından bizzat Trakya'nın tarihini araştırmak için görevlendirilen Ord.Prof.Dr Arif Müfit Mansel tarafından incelenmiş ve bir kısmı da çeşitli şekillerde soyulmuş ve bilimsel hiçbir şey bırakmadan tahrip olmuştur. Vize sınırları içinde ovadakilerden başka yerlerde de Tümülüsler mevcuttur. Bütün bu tümülüsler içinde bilimsel araştırmayı bekleyenler de doğal olarak vardır. Tümülüslerin hepsi mezar odası vermediği gibi bir kısmı yakma izleri ve at kemikleri göstermektedir. At mezarı olarak nitelenen bu tümülüsler, Traklar'ın Orfik dinleriyle ilgili tören ve kurban yerlerinin uzantılarıdır.

Kutsal bir sunu olan at, saflanma ritueli olan yakma ayinleriyle birlikte evrenin güçlerine destek vermek ve yeniden doğuşa hizmet etmek için ayinlerde önemli bir yer tutuyordu. Zaten tümülüslerin kendileri de Orfik törenlerin ve inanışların bir parçası olarak, Chtonik dünya görüşünün yer yüzündeki sembolüydü. Bu noktada Vize'nin kuzeyindeki vadi içindeki (asmakayalar) Bizans devrinde kullanılan mağara kiliselerin de kökenini Traklardan alması, Orfik mezar gelenekleri ve ayinlerle ilişkili olması muhtemeldir. Bunlar dışında Trakya'nın değişik yerlerinde rastlanan megalitik anıtlar da bu orfik ayinlerle ilgili olup, yüksek yerleri seven Trak din adamlarının ayin yaptığı insan ve hayvan kurbanları verdiği sunaklar olarak dikkat çekmektedir.Vize Karakoçak'ta, Soğucak'ta ve Kıyıköy'de bu tip anıtlar vardır. Bu megalitik anıtlarla birlikte mağaralar Orfik dinin en önemli öğeleri arasında yer almaktadır. Kurbanların genellikle at ve kadınlar olduğu bilinirken, erkeklerin de kurban edildiği anlaşılmaktadır(Heredot). Boş mezarlar olarak görülen Senotaf gömüler bu kurban ritleriyle ilgili olup, Orfik Zagreus kültünün uzantısıdır. Ve son olarak da ateş ve yakma Trakların Orfik düşüncesi için temel olup, önemli bir saflanma aracıdır. Vize'de yaşayan Trakların bu dini izleri içinde özellikle Çömlektepe ve Karakoçak (Thamata) Trak kült merkezleri olarak ele alınıp incelenmesi gereken yerlerdir.