18 Mayıs 2011 Çarşamba

ünye kalesi

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn
                                    Kalenin İncirli’den görünüşü ve Ünye

             Ünye-Niksar yolunun 7. km sinde 200 m yüksekliğindeki volkan konisi
üzerinde inşa edilen Ünye Kalesi dört katlı bir sur sistemiyle korunmuştur. İlk sur, güney doğu yönünde 5 m yüksekliğindeki kale kapısıyla ana kayadan başlar, arkasındaki küçük platoyu, platodaki sarnıçları, kaçış gerektiğinde dışarı çıkmak için yapılmış tünel(potern)i korumaktadır.
            Potern: Hitit başkenti Hattuşaş’ın etrafını çeviren Büyük taşlar kullanılarak yapılmış 6 m yüksekliğindeki toprak dolgulu ilginç surun güneyinde, en yüksek kısmın altında 71m uzunluğunda, muhasara anında, “Huruç” -dışarı kaçmak- için yapılmış bir tünel ‘Potern’ vardır. kaba taşlar kullanılarak , beşik örtü tonoz olarak inşa edilmiştir.
            Taşların, bir salkımdaki üzüm taneleri gibi dizilişi, hayranlık uyandıran bir mühendislik harikasıdır.
            Potern’ in genişlik ve yüksekliği, üç-dört insanın yan yana ve dik olarak geçmelerini sağlayacak şekilde planlanmıştır.
            Ünye Kalesi’ndeki birinci sıra surun koruduğu Potern, 18 merdivenle aşağı inip sonra düz devam ettiği düşünülen bir tüneldi. Bu yapıdan günümüzde hiç bir iz kalmamıştır.

                   
                                   Kalenin  Ünye Niksar yolundan görünüşü

           
            Kale kapısının sonunda yerden 5m yükseklikte püskürük ana kayanın yüzü tıraşlanarak düzeltilmiş ve bir kaya mezarı oluşturulmuştur. Bezemeleri silinmiş mezarın Sinop ve Amasya’daki kaya mezarları formunda yapılmış olması, Pontus Kral mezarı olduğu izlenimini vermektedir. Bu mezarın 2.Mitridates’e ait olduğu varsayılmaktadır.
            Dört katlı surlar ve korudukları düzlüklerde çeşitli ihtiyaçlar için yapılmış bina kalıntıları vardır. Kale’nin zirvesindeki düzlükte 45 derecelik eğimle dağın içinden aşağı inen merdivenli bir dehliz; gene onun altındaki katta dibe doğru oyulmuş ikinci bir dehliz vardır.
           Yapılış gereği, Kale’nin hemen yanından akan, bugün Ünye Deresi (Tabakhane Deresi) olarak adlandırılan dereden su ihtiyacının giderilmesi gibi görünse de dehlizlerin dibinde odalar olduğu; bu odalarda o günlerde kullanılan çeşitli askeri ihtiyaç malzemelerinin depolanmış olabileceği düşünülebilir.
            Ortaçağ’daki tüm şatoların su kenarında yapılmış olmaları rastlantı olamaz. Ana gaye su teminidir. Bu yüzdendir ki, su kenarındaki şatoların sahibi asillerin tarihimizdeki adı ‘Derebeyi’dir.
            Merdivenli dehlizlerden aşağıya kaç merdiven olduğu tam olarak bilinmemektedir. Eskilerin anlatımından 400 merdiven inildikten sonra dehlizlerin yukardan atılan çeşitli irilikteki taşlarla tıkandığı, ama dehlizin yapılışından  merdivenlerin devam ettiğini anlamak olasıdır.


                     
                                                 Kaledeki Kaya Mezarları

           
        Ülkemizin ekonomik durumu elverdiğinde bu dehlizlerin temizleneceğinden eminim.
            2006 yılında Kale’nin dışında ve platolarında bir temizlik yapıldı. Sur kalıntılarını, temelleri kalmış binaların ve Kale’nin çekirdek kayasını sarıp görünmez yapan bitki örtüsü kaldırıldı.
Ve böylelikle çok şaşırtıcı bir görüntü çıktı ortaya...
Akkuş’tan Ünye’ye inerken Kale’nin hizasına gelmeden önce baktığınızda gördüğünüz Kale’nin kuzey batısıdır. Orada, çekirdek kayadan fırlamış gibi duran kaya kütlesi tıpkı bir insan başıdır. Burnu, alnı, çenesi, çene altı tüm ayrıntılarıyla görür görmez, hayretle bu Atamızın başı diyorsunuz. Bitki örtüsünün kabarıp sararak görüntüyü tekrar saklamadan görebilenlerin bana hak vereceğine inanıyorum. Zaten bu yönden Kale’ye bakanları gören tüm civar köylüleri “Atatürk’e bakıyorsunuz değil mi?” diye soruyorlar.
Kalenin krokisi
       
           Ünye Kalesi’nin Tarihi:         

Sinop – Ünye - Amasya’yı kapsayan alanda kurulan Pers kökenli Pontus Devletinin Kralı 5. Mitridat’ın öldürülmesinden sonra, Başkent Sinope’de idareyi ele alan Kraliçe Leodike, ileride 6. Mitridates (Mitridat) olacak oğlunu kral yapmayıp bir başka oğluna meyledince, Mitridat zehirlenerek öldürülmekten kurtulmak için yakın çevresiyle birlikte Canik dağlarına sığınıyor. Çok iyi eğitim almış olan genç prens, Latince, Farsça, Helence gibi imparatorluk dilleri dışında, bu dillerin çeşitli lehçeleriyle birlikte daha yirmi iki dili aksansız olarak konuşuyor, anlıyor, okuyor ve yazıyordu.
           
                  
                                        Kaleye Osmanlıların eklediği giriş kapısı

            Orta ve Doğu Karadeniz dağlarında ve kıyı şehirlerinde dolaştığı on iki yıl içinde o zamanın suikast silahı olan zehirler hakkında uzmanlık derecesinde bilgi sahibi olmuş ve hepsinden önce azar azar sonra öldürücü dozda olarak vücuduna muafiyet kazandırmıştır.
            İkna yeteneği ve çeşitli milletlerden derlediği adamlarının dillerine hakimiyeti sayesinde etkin bir ordu kurmuştur. Bu ordu önce kendi Başkentini basmış acımasız Mitridat, annesi ve kardeşlerinin tümünü öldürerek 6.Mitridat sanıyla Pontus Kralı olmuştur. Haris, güçlü, bilgin bir kral olan 6. Midridat, Kafkaslardan(Kolkhis) bir uçtan diğerine Karadeniz, Ege, Ege adaları ve Yunanistan’a kadar Roma ülkesine hükmeden bir cihangir oldu. İlk iş olarak güçlü bir ordu ve donanma kurdu. Yıllarca Roma ile savaştı. Bazen bir gecede 80.000 Romalıyı öldürdü. Bir Roma valisinin para hırsını bildiği için, erittiği altın külçesini boğazına akıtarak öldürecek kadar da zalimdi.
            Askeri faaliyetlerinde çok önemli olduklarına inandığı Ünye Kalesi gibi şatoların sayısını yüz elliye çıkarmak için Karadeniz’in sahil şeridinde ve iç Karadeniz’de stratejik mevkilerde seçtiği zaptı zor tepelerde kaleler yaptırdı. Bunların hepsi su kıyısında, hepsi de Ünye Kalesi formundaydı. Ünye Kalesi’ne en yakın olanı Fatsa’nın Cöreği (Yapraklı) köyünün Tengildek tepesindekidir. (Bu ad Kale dehlizine atılan taşların çıkardığı seslerden ilham alınarak yerel halk tarafından verilmiştir.)
          
                   
                                           Kaya mezarının  karşıdan görünüşü
   6. Mitridat bu kalelere Kozofulos-Kozofilakia diyordu. Yapıldıkları günden terk edildikleri güne kadar çok çeşitli amaçlar için kullanılan Kozofuloslar Mitridat için asker, silah, erzak, alet ve edevat deposuydu. Bunların en önemlisi, Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan Ünye-Niksar (Kaberia-Nikopolis) karayolunu kontrol eden ÜNYE KALESİ’ dir. Çünkü Roma-Pontus savaşların büyük çoğunluğu Turhal-Zele(Zile)-Niksar civarında olmuştur.
6. Mitridat, düşman ordusunun gelmekte olduğunu haber alır almaz, ister Sinope’de olsun ister Trapezos(Trabzon) da, ordusunu hemen silahsız ve erzaksız olarak donanmasına bindirir, yolun üstündeki Kozofuloslardan takviye alarak fora yelken – çala kürek Ünye’ye dümen kırardı. Donanmanın Çaltı yada Yason burnundan Ünye’ye döndüğü görülür görülmez Ünye Kalesindeki(Kozofulos) askerler  silah, erzak araç gereci yola indirir. Çevrede konuşlanan askerler atlar, arabalar yolda dizilir ordunun gelmesini beklerdi.     


      
Mitridat hiç vakit kaybetmeden ve artık tam teçhizat savaş meydanı olarak düşündüğü yere yetişir düşmanını beklerdi. Roma ile yaptığı birkaç savaşta yenilmiş olmasına rağmen o bir Yıldırım, bir Cihangir idi. Yaşam boyunca çektiği tüm sıkıntılar yenilgiler onu yıldıramamıştı. Sadece kendi öz oğlunun ihanetine dayanamamış, kılıcının üstüne atlayarak yaşamına kendi eliyle son vermiştir.

     

        Kale’nin inşası:
            6. Mitridat’ın Karadeniz’de, Kolkis’ten Sinope’ye Çoruh ve Kelkit vadilerinden Amasya’ya kadar 150 ye varan Kozofulos yaptırdığını biliyoruz. Ancak daha önce var olan kaleleri kimler yaptı? Özellikle Ünye Kalesi kimin eseriydi? Amasya ve Sinop civarındaki kaleleri önceki Mitridatların yaptırdıklarını varsayabiliriz. Hatta bir çok arkeolog Ünye Kalesi’ndeki  mezarın 2. Mitridat’ a ait olduğunu söylerken aynı zamanda Kale’yi de onun yaptırdığını söylüyorlar. Ancak pek çok araştırmacının ayrı görüşler ileri sürdüğü görülüyor. Kimileri kaleleri Pontus sonrası Roma ve Bizans İmparatorlukları zamanına tarihliyor. Kimileri sadece Pontus’a, kimileri de çok daha eskilere, Kaşka ve Hititlere mal ediyor.
            Ünye Kalesi belki de, bu 150 kalenin en eskisi ve diğerlerinin taklit ettiği bir prototiptir, kim bilir?
   Ünye Kalesi’nin bu düşünceyi çok güçlü bir şekilde destekleyen bir kanıtı var. Kendisine hiç benzemeyen bir akrabayla ortak olduğu çok çok özel tıpkı bir benzerlik Potern!..
            Hititler demir madenini ilk işleyen devlet olarak tarihe geçmiştir. Anadolu’nun en önemli demir madeni filizleri Ünye’nin Kale Köyü dağlarındadır. Bu maden yataklarını işleyen ocaklar Ünye Kalesi’nin kanatları altındadır.
            Hititler ezeli düşmanları Kaşkaların Anadolu’ya en kısa geçit veren yeri Ünye-Niksar yolunu ve demir madeni yataklarını denetlemek ve korumak için kendi parlak tarihlerine yakışacak görkemde ÜNYE KALESİ’ni inşa etmiş olamazlar mı?